Vücudumuzun en büyük organı bağırsaklardır. Peki neden bağırsaklara ikinci beyin denir, hiç düşündünüz mü?
Bağırsak kanseri ile karşılaşmamak için bağırsak sağlığı çok önemli.
Vücudumuzun en büyük organı bağırsaklardır. Peki neden bağırsaklara ikinci beyin denir, hiç düşündünüz mü? Yetişkin bir kişinin aşağı yukarı 6 metre civarı, ince bağırsağı 2 metre civarda kalın bağırsağı bulunmaktadır. Aynı zamanda çokta kalabalık bir yer olduğunu söyleyebiliriz. Trilyonlarca mikrop var desek ve “insanoğlu mikroptan oluşuyor” başlığı atsak hiç de yanlış olmaz. Bağışıklık sistemimize dair hücrelerin %70 i bağırsaklarda bulunmaktadır. Tabi birde en çok konuşulan kahraman probiyotikler. Yani faydalı bakterilerimiz. Bağırsaklarımızda yaşıyorlar.
Probiyotikler, gıdaları analiz ederek adeta bir gıda laboratuvarı gibi çalışırlar. Bizim için K ve H vitaminlerini üretmektedirler. Tükettiğimiz gıdaları sindirmemize yardım ederler. Kemik iliğindeki hücre yapımına bile müdahale edebilmekteler. Birde çok sevilen serotonin hormonunun %95 i burada probiyotikler tarafından üretilir. Bağırsaklar neredeyse mide, beyin, karaciğer ve tüm organları işlevsel olarak geride bırakmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ancak tabi ki böyle bir sonuç kesinlikle doğru olmaz. Çünkü tüm organlar birbirine entegre çalışarak çok karmaşık bir işleyişi muazzam bir bütünlük içinde yaparlar.
Bağırsaklar beyinden emir almıyor mu?
Yapılan araştırmalar gösterdi ki beynimizde ne kadar sinir hücresi varsa bağırsaklarımızda da bir o kadarı var. Eskiden sanılırdı ki beyin bağırsaklara emir veriyor. Ancak bu artık günümüzde anlaşıldı ki emir vermek diye bir şey söz konusu değil. Karşılıklı iletişim söz konusudur. Hatta bağırsaklar merkezi sinir sisteminden bağımsız olarak çalışırlar. İşte bu yüzden ikinci beyin adını alıyor.
Böylesine önemli olan bir konu, bağırsak sağlığı için dikkat etmemiz gereken çok fazla şey var. Bağışıklık sistemimiz, metabolizmamız ve mutluluğumuz gibi bu kadar mühim olan yaşamsal işleyişlerin kalitesini bağırsaklarımızda bulunan probiyotiklerin durumu belirliyor.
Probiyotikleri öldüren her şeyden uzak durmalıyız
Geçmişten bugüne atalarımızdan bizlere aktarılan gen transferi içinde probiyotikler de var elbette… Bugün genetiği bozulan gıdaları yediğimizde sadece yediklerimizin değil biz insanlarında genetiğinde de bozulmalar oluyor. İşte bu kadar önemli bir yere sahip olan probiyotikler aynı zamanda da ilk sindirimi gerçekleştiren mikro organizmalardır. Besinlerle ilk temas eden onlardır.
Normal doğum esnasında doğan bebekler anneden alması gereken faydalı bakterileri doğum esnasında alırlar. Sezaryen ile doğan bebekler ise ne yazık ki bundan mahrum kalırlar. Anne sütü ile de bağırsak florası gelişim gösterir. Son 20 yıldır artan Sezaryenlerin, yeni nesil çocuklarda da türlü türlü hastalıkların var olmasında büyük payı var. Peki, bağırsaklarımızdaki bu müthiş sistemi korumak ve probiyotiklere konforlu bir yaşam verebilmek için nelerden uzak durmalıyız?
Çağımızın Büyük Sorunu: Gluten
Gluten, buğdayın içindeki bir proteindir. Ve insan vücudu tarafından sindirilemeyen bir hammaddedir. 1940’lı yıllarda Amerika’nın “buğdayı ıslah etme” adı altında yaptıkları buğdayın genetiğini değiştirme operasyonu sonucu doğmuştur. Buğdayın verimini arttırmak için yapılan bu çalışma ne yazık ki sağlığımızı ciddi şekilde tehdit eder durumdadır.
Çölyak hastaları, sık kabızlık ve ishal sorunları yaşayanlar, vücutta çıkan döküntü ve kaşıntılar, cildin tavuk derisi gibi pütür pütür denecek kadar kuruması, romatizmal ağrılar ve ağızda tekrarlayan yaralar, tiroit hastalıkları ve diyabet, nedeni bulunamayan alerji ve egzama gibi cilt sorunları da dahil, glutensiz beslenme ile iyileşme göstermektedirler.
Sağlıklı insanların ayda birkaç kez gluten içeren gıdalar yemesi belki sorun çıkarmaz ancak yukarıda saydığımız türden rahatsızlıkları olan kişilerin ve bağışıklık sistemi açısından çocuklar ile yaşlıların kesinlikle uzak durması gerekmektedir.
Antibiyotik kullananlarda probiyotik takviyesi şart
Grip viral bir hastalıktır. Gribi iyileştirmek için asla antibiyotik kullanılmaz. Özellikle Türkiye’de kişiler bu konuda oldukça bilinçlendi. Ancak hala gelişi güzel antibiyotik kullanan kişiler mevcut. Hastalığa neden olan yok edilmesi istenen mikropların ölmesi için yazılan antibiyotikler diğer taraftan da yararlı bakterilerimizi öldürüyor. Bazı durumlar vardır ki gerçekten hastanın antibiyotik alması gerekmektedir. Çünkü bir taraftan da antibiyotik hayat kurtarır ve buda kesinlikle doğrudur. Burada dikkat edilmesi gereken tek şey, bilinçsizce kullanımların olmamasıdır.
Özellikle çocuklarda sık kullanılan antibiyotik çok küçük yaşta bağırsak florasının bozulmasına neden olur ve bağışıklık sistemlerini zayıflatır. Antibiyotik ile iyileşiyor derken bağımlı hale gelinmesi çocukların sağlığını bozan gerçekten çok üzücü bir tablodur.
Diş macunu deyip geçmeyin
Eskiden üzerinde çok fazla konuşulmayan diş macunlarının sağlığa zararlı olduğu artık kanıtlanmıştır. İçeriğinde bulunan triklosan sadece diş macunlarında değil kullandığımız birçok sabun, duj jelleri, ve mutfak gereçlerinde bulunmaktadır. Ancak diş macununu direk ağız yoluyla kullandığımız için bağırsak sağlığı üzerinde yaptığı olumsuz etkisi nedeniyle çok daha risklidir. Bu maddeyi içermeyen diş macunları da üretilmektedir. Bize düşen sağlığımıza bu denli zarar veren ürünleri kullanmamaktır. Ağız sağlığı dişler ve bakımı için hem doğal hem de organik üretilmiş ürünlerden kullanmalıyız.
Yetersiz uyku ve stres
Sağlığımız iyi olması için, sadece besinler yoluyla değil aynı zamanda vücudun ihtiyacı olan dinlenme düzenine de çok ihtiyacı vardır. Gün içinde enerjik olmak, gün ışığı ve uyku esnasında gecenin karanlığı gibi kavramlar hormonlarımızın salınımını etkiler. Bu ritmi bozmak örneğin gece aktif kalıp gündüz uyumak gibi durumlar metabolizmayı olumsuz etkiler. Stres zaten tüm organlar üzerinde yıkıcı etkiye sahiptir. Tüm bunlar bağırsaklardaki yararlı bakterilerin azalmasına neden olan yaşamsal kaliteyi düşüren durumlardır.
Sigara ve alkol
Kişiler üzerinde yapılan araştırmalarda sigara ve alkol bırakıldığında 9 hafta gibi bir sürede bağırsak florasında düzelme meydana gelmektedir. Bu zararlı ikilinin vücuda girmesiyle çok fazla toksite maruz kalınmaktadır. Bağırsaklar üzerinde yaptığı tahribat oldukça fazladır.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et