Trans yağ ve şeker tüketimine karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, “Zeytin, yoğurt, soğan, meyve ve sebze tüketen, balığı tercih eden daha uzun yaşıyor” dedi.
“1940’lı yıllarda yapılan araştırmalarda en uzun yaşayan kişilerin Girit’te ve Akdeniz Bölgesi’nde olduğu tespit edilmiş ve adadaki kişilerin beslenmeleri incelenmiş” diyen Erk, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu insanlar ne yerler diye bakılmış. Zeytin yiyorlar. Soğan, sarımsak, yoğurt yiyorlar. Sebze ve yeşillik yiyorlar. Kızartma yemiyorlar. Balıkları her zaman diğer et ürünlerine tercih ediyorlar. Bolca da hareket ediyorlar”
Osman Erk’in açıklamaları şöyle:
■ Kitabınızda Girit Diyeti’nin en sağlıklı diyet olduğunu söylüyorsunuz… Neden Girit Diyeti öneriyorsunuz?
1940’lı yıllarda yapılan araştırmalarda en uzun yaşayan kişilerin Girit’te ve Akdeniz Bölgesi’nde olduğu tespit edilmiş ve adadaki kişilerin beslenmeleri incelenmiş. Bu insanlar ne yerler diye bakılmış. Zeytin yiyorlar. Soğan, sarımsak, yoğurt yiyorlar. Sebze ve yeşillik yiyorlar. Kızartma yemiyorlar. Balıkları her zaman diğer et ürünlerine tercih ediyorlar. Bolca da hareket ediyorlar. Girit Diyeti’nde sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, soğan, sarımsak, üzüm ve fındık gibi besinler temel alınıyor. 5-8 porsiyon meyve, balık, bol yeşillik, bezelye, kuru fasulye, mercimek, nohut, baklagiller ve sağlıklı kuru yemişlerden bol miktarda bitkisel protein alıyorsunuz. Margarin ve trans yağ kesinlikle yok. Sıvı yağ yok, bol hareket etmek, doğru beslenmek ve yaşam tarzı demek Girit Diyeti.
■ Yaz kapıda. Şok diyetler için ne diyeceksiniz?
Ben hiçbir diyeti önermem. Liste vermem. Söylediklerim yaşam tarzı, beslenme alışkanlığıdır. Diyetler moda gibidir. 3-4 ay yapar bırakırsınız. Bir Dukan Diyeti vardı. Protein beslenmesiyle kısa sürede kilo verdiriyordu ama vücudu mahvediyor. Siz, günlük yediğiniz proteini yüzde 50’lere çıkardığınızda karaciğerinizi haşat edersiniz. Tansiyonunuz ve kolesterolünüz yükselir. Damar bozuklukları çıkabilir. Biliniyor artık, hayvansal ürünlerin fazlası kanserojendir. Çin çalışması vardır bu konuyla ilgili. Çin’de günlük kalori ihtiyacının yüzde 10’nundan daha azı hayvansal gıdalardan alan bölgelerde neredeyse hiç kanser ve kalp hastalığına rastlanmadığı görülmüş. Toksinlerin yüzde 80’inin hayvansal kaynaklı olarak vücuda girdiği biliniyor.
■ Yumurta da hayvansal ürün. Onu da mı yemeyelim?
Günde bir yumurta yeterli. Serbest gezen, kanatlarını çırpan, doğal beslenen tavukların yumurtasını öneriyorum. Araştırmalar organik yumurtanın, Omega 3 açısından balığa alternatif olduğunu ortaya koydu.
■ Zeytinyağı kullanımı için ne diyorsunuz?
Bakın zeytin önemli ama zeytinyağı için aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü işlenmiş bir gıdadır. Büyük preslerde yağ elde edildiği için soğuk sıkım olsa bile dev makinelerin preslemesi esnasında büyük miktarlarda ısı enerjisi açığa çıkıyor. Bu da kanserojenlere yol açıyor. Yağ kaynağı olarak ceviz gibi kuruyemişleri öneriyoruz. Organik olursa az miktarda tereyağı olabilir. Şeker ve un da aynı kategoridedir. Un tüketildiğinde bağırsaklarda şekere dönüşür ve çok hızla kana karışır. Şeker ve unu beslenmemizden mutlaka çıkarmalıyız.
■ Geçenlerde su orucu yaptığınızı söylemiştiniz. Nedir aslı?
5+2 diyeti vardır. Ardışık olmayan 2 gün, 2 öğün yiyorsunuz. Kahvaltı ve öğle yemeği. Bu yemeklerde de 300’er kaloriyi geçmiyorsunuz. Yani o günü 600 kaloriyle tamamlıyorsunuz. Bu da sağlıklı kilo verdiriyor. Bu diyeti yaparken ayda 1 kez, ortalama 24 saat su orucu yapılıyor. 1 gün boyunca hiçbir şey yemeden sadece su içiyorsunuz. Tabii ki mutlaka doktor tavsiyesiyle yapılması gereken bir diyet. Ne kazanıyorsunuz? Midenizi, bağırsak sisteminizi, karaciğerinizi ve kalbinizi dinlendiriyorsunuz. O kadar çok çalışıyor ki bu organlar. Kalori ihtiyacınız da yağ dokularınızdan karşılanıyor. Ben yapıyorum. Hem diyabet hem de fit olmak açısından yararlı bu oruç.
■ Çağın hastalığı kanser yediklerimizle mi alakalı?
Kanser hastalığına yakalanmak dünyada ve Türkiye’de trajedilerin en büyüğüdür. Kanser aslında önlenebilecek bir hastalıktır. Bugün biliyoruz ki kanser nedenlerinin en önemlisi sigara ikincisi bazı viral virüs hastalıkları, üçüncüsü beslenme düzenimiz ve yaşam tarzımız. Tüm bu söylediğim etkenler kanser vakalarının en az yüzde 50’sinin sebebi.
■ Kanserden korunmak için nasıl besleneceğiz?
Olabildiğince doğal, taze, temiz beslenmek lazım. Beslenme rejimimizi büyük bir oranda işlenmemiş bitkisel gıdalarla takviye etmemiz lazım. Kanser aslında sebze ve meyve yememe hastalığı olarak da tarif ediliyor. Hem çiğ sebzeleri hem de meyveleri günde 10 porsiyona kadar tüketmek kansere, kalp hastalıklarına, diyabete ve nörolojik hastalıklara karşı vücudu koruyor.
■ Neler yiyeceğiz?
Organlarımız hücrelerden oluşuyor. Bu hücrelerin yaşamını sürdürebilmesi için iki temel şeye ihtiyaç duyuluyor. Birincisi kaloriden daha çok mikrobesin dediğimiz vitamin, mineral, antioksidan, lif ve posa. Çok fazla toksit maddelere maruz kalıyoruz. Bu maddelerin vücuttan atılması için antioksidan denen maddelere ihtiyacımız var. Her öğünde yeşillik çiğ olarak yenilmeli. Yağ ihtiyacımızı doğru bir şekilde karşılayabilmemiz için salatalarda 4-5 tane organik zeytin olması lazım. Yemeğe başlamadan ceviz, fındık ve badem gibi kuruyemişler tüketilmeli. Her öğünde yeşillik ve kuruyemiş ana yemek olarak düşünülmelidir. İkincisi her zaman ölçülü yememiz gerekiyor. Hayvansal gıdalar yerine bitkisel gıdaları tüketmek sağlıklı ve fit olmanın temel kuralıdır. Bu, ‘Hayvansal gıda asla yemeyin’ demek değil. Günlük kalori ihtiyacımızın yüzde 90’ı bitkisel gıdalardan, kalan yüzde 10’u da hormonsuz, ilaçsız hayvansal gıdalardan karşılanmalıdır.
■ Peki meyvenin içerisinde fruktoz ne olacak?
Meyvelerdeki fruktoz kesinlikle yararlı çünkü yanında mineral ve vitaminler var. Vücutta yavaş emiliyor ve çok faydalı etkileri ortaya çıkıyor.
■ Günde ne kadar yemeli?
Günde 5 porsiyon meyve yenmeli. Bir porsiyon meyve, bir tenis topu büyüklüğündeki elmaya tekabül eder. Bunu 5 porsiyona tamamlamak için 1 küçük muz, 2 adet çilek, 1 adet nektari ve bir mandalina yenilebilir. Bunu günlere göre ayarlayabilirsiniz. Meyvelerin yeniliş saatleri çok önemli. Meyveler asla ana yemekler ile yenmemelidir. Meyve tek başına yenilecek. Kahvaltıdan önce 2 porsiyon meyve yenilebilir. Çünkü meyve çabuk kana karışır ve enerji sağlar. Bazı kişilerin kan şekeri yüksek olabiliyor. Onlara 5 porsiyon fazla gelebilir ama 2 porsiyon meyve kan şekerini etkilemeyecektir. Dünya Sağlık Örgütü 2002 senesinde sebze ve meyvelerin kansere karşı koruyucu olduğunu açıklamıştı. 10 porsiyona kadar meyve tavsiye edildi. Meyve yemekten korkmayacağız. Meyvenin içinde sadece fruktoz yok, sağlığa yararlı pek çok diğer besinler var.
■ Mangal sezonu açılıyor. Mangalın zararları neler?
Dünya Sağlık Örgütü haftada iki kere, kişinin avuç içi büyüklüğünde, çok pişirilmemiş 500 gramlık et tüketimini tavsiye ediyor. Önemli olan etin nasıl pişirildiği. Et asla kızartılmayacak, mangalda pişirilmeyecek. Mangalda et piştikçe yağı kömürün üstüne damlıyor. Uçucu kanserojen maddeler ortaya çıkıyor ve ete geçiyor. Bu madde sigara, egzoz gazı ve fabrika bacalarında var. Eti kısık ateşte, uzun süre suda kaynatmak veya fırınlamak daha sağlıklı. Ayrıca pişirme kapları da önemli. Mümkünse cam ve topraktan yapılmış kaplar kullanmalıyız. Paslanmaz çelik ve teflon tavaları asla kullanmamalıyız. Çünkü içerisinde birçok farklı madde var.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et