Corporate Europe Observatory tarafından yapılan yeni bir araştırma, Avrupa vatandaşlarının günlük hayatta sıkça kullandıkları kozmetik, giysi, ayakkabı ve mobilya gibi ürünlerdeki “endişe verici düzeyde yüksek zararlı kimyasallara ve pestisitlere” maruz kaldıklarını vurguluyor.
Tahmini okuma süresi 3 dakika
Avrupa Komisyonu’nun kimyasallar yönetmeliğinin revizyonuna ilişkin teklifinin Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması sürecinin duraklaması, bu zararlı maddelerin azaltılması veya ortadan kaldırılmasını amaçlayan iddialı planın gerçekleştirilmesini geciktiriyor.
Bu gecikme, Corporate Europe Observatory (CEO) tarafından yapılan araştırmaya göre, müzakerelerin söz konusu yönetmeliğin mümkün olduğunca az sayıda kimyasalı kapsamasını sağlamaya yönelik olması nedeniyle yaşanıyor. CEO’nun “Tehlikeli maddeler ne kadar ‘gerekli’?” başlıklı çalışmasında, Avrupalıların ekosistemlere, toprağa, havaya ve suya da zarar veren “endişe verici düzeyde yüksek zararlı kimyasallara ve pestisitlere” maruz kaldıkları belirtiliyor. Bu kimyasalların insanlara ve çevreye zararlı etkileri kabul edilirken, Avrupa Komisyonu, Kimyasalların Sürdürülebilirliği Stratejisini yayınlayarak bu konuda adım atmıştı.
Araştırmada, Avrupa vatandaşlarının kan ve idrar örneklerinde bulunan zararlı kimyasalların çoğunun yasaklanmış olmasına rağmen, halen dolaşımda olduğuna ve zararlı etkilerinin hala devam ettiğine dikkat çekiliyor. Bu durum, tehlikeli kimyasalların ve pestisitlerin kullanımının azaltılması ve ortadan kaldırılması konusunda daha etkili önlemler alınmasının önemini gösteriyor.
Avrupa Komisyonu’nun bu zorunlu olmayan kullanımları aşamalı olarak ortadan kaldırma amacına rağmen, endüstrinin bir kısmının “mümkün olduğunca çok sayıda tehlikeli maddeyi yasaktan muaf tutmak” için “neyin ‘zorunlu’ olduğu tanımını zayıflatmaya çalıştığı belirtiliyor. Bunun yerine, ‘güvenli kullanım’ kavramına vurgu yapılması, tehlikeli maddelerin daha fazla üretimi ve dağıtımı anlamına gelebilir.
Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu’nun kimyasalların sınıflandırılması, etiketlenmesi ve paketlenmesine ilişkin revize edilmiş bir yönetmelik önerisi ve yeni risk kategorileri getirmesi, tehlikeli kimyasalların kontrol altına alınması için basitleştirilmiş bir karar verme sürecine izin verecek bir yaklaşımı öngörüyor.
Sonuç olarak, bu araştırma, günlük tüketici ürünlerindeki tehlikeli maddelerin düzenlenmesinin ve daha güvenli alternatiflerle değiştirilmesinin önemini vurguluyor. Ancak, bu süreçte endüstri tarafından yapılan lobi faaliyetleri ve ‘temel kullanım’ kavramı üzerindeki anlaşmazlıklar, bu hedefe ulaşmada önemli engeller oluşturuyor.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et
