Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremler Türkiye‘de büyük bir insanlık trajedisine neden oldu ve Türkler ile Yunanlıları bir araya getirdi.
Türk gazeteciler ve uzmanlar, Deutsche Welle’ye verdikleri mülakatlarda, iki ülke arasındaki bu spontane yakınlaşmanın ne kadar süreceğini ve Yunan-Türk ilişkilerinde yeni bir başlangıç için umut olup olmadığı hakkında öngörülerde bulundular.
Yıllardır Yunan-Türk ilişkileriyle ilgilenen ve Liberal Friedrich Naumann Vakfı’nın Sofya şubesinde program sorumlusu olan Aret Demirtzis “Bu depremin ‘olumlu’ bir yanı varsa, o da Türkiye’ye yardım gönderen birçok ülke arasında Yunanistan, İsrail ve Ermenistan gibi Türkiye’nin sorunlu ilişkileri olan ülkelerin de yer almasıdır” diyor.
Demirtzis, aynı kurumun Berlin’de son zamanlarda gerçekleştirdiği, Yunan-Türk diyalogu için çok değerli bir gazetecilik programını koordine etti. Programa Yunanistan ve Türkiye’den gazeteciler, akademisyenler ve uzmanlar katıldı. Zor bir zamanda, büyük depremden sadece birkaç gün sonra, Yunanlılar ve Türkler arasındaki fikir alışverişi daha da önem kazanıyor.
Yunanistan ve Türkiye arasındaki deprem diplomasisi hakkındaki görüşü sorulanlar, bu gelişmenin iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin yeni bir başlangıcı olduğunu, ancak derin köklere sahip sorunlar olduğunu belirtiyor. Bu nedenle depremin bu tür kronik sorunları değiştireceği konusunda hiçbir garanti yok. Ancak toplumsal düzeydeki sıradan vatandaşların spontan tepkilerinin, ikili ilişkilerin “sürdürülebilir bir iyileştirilmesi” için “momentum” yaratabileceğini tahmin ediliyor.
DW’ye konuşan gazeteci, blog yazarı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde medya profesörü Erkan Saka da benzer bir görüş belirtiyor: “Uzun vadeli daha iyi ve sürdürülebilir ilişkilerimizin olmasını dilerim, benzer trajedilerin yaşanmadığı bir gelecekte. Umarım bunların üzerine inşa ederiz. İkili ilişkilerimize bakış açımızı değiştirmemiz, gelecek için pozitif bir boyut vermemiz gerekiyor. Trajediler bize hepimizin sadece insan olduğunu hatırlatıyor.”
Konuya ilişkin duygusal ve doğrudan tepkileri vurgulayan ise İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nde Yeni Medya Yardımcı Doçenti ve Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü araştırmacısı Eylem Yazıcı ise: “Bu krizde Yunanlıların dokunaklı ve anında tepkilerine odaklanıyoruz. İnsanlar birbirlerine yardım etti, yaralarını sardı ve bunu yaparken barışın ne kadar önemli olduğunu hatırladı. Deprem diplomasisinin gelecekte daha da geliştirilmesini umuyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
Facebook ve WhatsApp’ta çeşitli grupları takip ettiğini vurgulayan Eylem, insanların sosyal medyada ne yazdıklarını, depremzedeler için insani yardım toplama girişimlerini gördüğünü belirtiyor.
Sosyal medya işlevleri konusunda uzmanlaşmış olan üniversite öğretim üyesi, “İnsanların birbirlerine yardım etmek isteme biçimleri inanılmazdı, ancak makro-politik düzeyde karşılık gelen sonuçları anında göremeyebiliriz. Gelecekte tüm bu hamlelerin etkisini görmek için muhtemelen beklememiz gerekecek” diye ekliyor.
Yazıcı, Yunanistan’daki birçok insanın sosyal medyadaki paylaşımlarıyla aslında iki halkın biribirinden ayrılacak bir şeyi olmadığını, arkadaş ve komşu olduğunu ve birbirlerine yardım etme eğiliminlerini önemli bulurken, depremlerin ardından ise kaybolmuş dayanışma hissini yeniden ortaya koyduklarını ifade ediyor.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et