Her şeyi çok fazla düşünmeyi durdurmanın 5 yolu - Azınlıkça
Yaşam

Her şeyi çok fazla düşünmeyi durdurmanın 5 yolu

Bazen fazla düşünürüz veya düşüncelere dalarız. Lachlan Brown, kurucusu olduğu Hack Spirit’te yayınlanan makalesinde olaylar üzerine fazla düşünen zihni yatıştırmanın yollarını yazdı.

Ahval’de yer verilen çalışmada, her şeyin üstüne fazla düşünmeyi durdurmanın beş yolu anlatılıyor.

Hepimizin sorunları var. Bazıları küçük, bazılarıysa büyük sorunlar. Ama hayatta önümüze ne çıkarsa çıksın değişmeyen bir şey var. Bu sorunlar üzerine düşünüyoruz. Sonuç odaklı olsun, olmasın, çözümlerini düşünüyor, endişeleniyoruz. 

Ancak düşünmek bazen o kadar daimidir ki durdurmak imkânsız hale gelir. Ama eğer harekete geçmek, anı yaşamak istiyorsak fazla düşünmeyi durdurmamız gerekir. 

Sorun şu ki, üstüne düşünmeyi ne kadar çok durdurmaya çalışsak o kadar fazla düşünürüz. O zaman ne yapacağız?

Budizm ve Batı psikolojisine göre her şeyin sırrı, kabullenme ve koy verme sanatında yatıyor. 

1) Durumun farkında olup anı yaşayın. 

Toronto Üniversitesi’nde bir profesör olan Norman Farb’ın 2007’de yaptığı bir çalışma nörobilim perspektifinden farkındalık anlayışımızda yeni bir çığır açtı. Dünyayla başa çıkarken insanların beyinlerinde kullandıkları iki farklı set ağ olduğu ortaya çıktı. 

İlk ağ kümesi deneyiminizi tecrübe ediyor. Buna “varsayılan ağ” deniyor. Bu ağ, çok fazla olay olmadığında faaliyete geçiyor ve kendiniz hakkında düşünmeye başlıyorsunuz. Bu ağa planlama, hayal kurma ve kafa yorma da dâhil. 

İkinci ağın ismi “doğrudan deneyim ağı”. Doğrudan deneyim ağı faaliyette olduğu zaman çok farklı bir deneyim oluyor. Geçmiş, gelecek, diğer insanlar ve hatta kendiniz hakkında bile düşünmüyorsunuz. Bunun yerine duyularınıza gelen verileri deneyimliyorsunuz. Örneğin duştayken bu ağ aktive olduğunda vücudunuza vuran sıcak suyu hissediyorsunuz. 

Enteresan olan şu ki, bu ağların ikisi de birbiriyle ilişkili. Eğer bulaşıkları yıkıyorsanız ve yakın zamanda bir toplantınız olacaksa, elinizi kestiğinizi fark etmezsiniz. Çünkü doğrudan deneyim ağı daha az aktiftir. Hislerinizin pek farkında değilsinizdir.

Neyse ki bu iki yol için de geçerli. Dikkatinizi kasıtlı olarak elinize vuran su hissine verdiğinizde anlatı devresinin faaliyeti azalır.

Bu nedenle, bilinçli olarak duyularınızı kullanıp doğrudan deneyim ağınızı etkinleştirirseniz, varsayılan ağınızdaki, fazladan düşünmeyle ilgili etkinlikleri azaltırsınız. Bu nedenle meditasyon ve nefes egzersizleri işe yarıyor. Çünkü nefesinize odaklanıyorsunuz. 

Bunu her zaman deneyebilirsiniz. Sadece duyularınıza odaklanın. Yere basan ayağınıza, ya da kahve bardağını tutan elinize. Bunu yaptıkça, beyniniz anı deneyimleyerek deneyim kazanacak. 

2) Bir Zen ustası nasıl kabulleneceğiniz açıklıyor.

Düşüncelerinizi kontrol altına almaya çalıştığınızda, daha çok düşünce ortaya çıkar. 

Ancak Zen ustası Shunry Suzuki “Eğer mükemmel bir sakinlik yaşamak istiyorsanız, zihninizde karşınıza çıkan imajlara aldırmayın. Bırakın gelsinler ve gitsinler. Böylece kontrol altında olacaklar” diyor.

Öğreti açık: Düşüncelerimizi izleyip onlara bol miktarda yer vereceğiz. Ve onları kontrol etmeye ya da bir kenara itmeye çalışmayacağız. 

“Düşünce polisliği” yerine gözlemci olacağız. 

3) Her şeyin gelip geçici olduğunu kavrayın.

Suzuki’ye göre değişimi kabul etmek zihni sakinleştirmenin püf noktası:

“Her şeyin değiştiği gerçeğini kabul etmeden mükemmel dinginliği yakalayamayız. Ne yazık ki kabullenmek zordur. Çünkü geçicilik hakikatini kabul edemeyiz, bu canımızı acıtır.”

Suzuki, zihinlerimizin içeriğinin sürekli akış halinde olduğunu kabul ederek bunun üstesinden gelebileceğimizi söylüyor. Bilinçle ilgili her şey gelir ve gider. Bunu anın sıcağında fark etmek korkuyu, öfkeyi, umutsuzluğu dağıtır. 

4) Zihninizin gözlemcisi olmayı öğrenin. 

Bu “kabullenme” pratiğine benzer bir pratik. 

Gözlemci olmak, zihninizden bir adım geriye çıkıp düşünme yönteminizin, olaylara nasıl tepki verdiğinizin farkına varmak demek.

Osho şöyle der:

“Bilincinizde salınan düşünce akımlarının bir gözlemcisi olun. Tıpkı bir nehrin yanında oturan nehrin akışını izleyen biri gibi, aklınızın yanında oturun ve izleyin… Hiçbir şey yapmayın, karışmayın, hiçbir şekilde durdurmayın. Hiçbir şekilde baskı yapmayın. Eğer bir düşünce gelmiyorsa, durmayacaksa, zorlamaya çalışmayın. Siz sadece bir gözlemci olacaksınız…

“Eğer sizin düşünceleriniz olmadığınızı fark ederseniz, bu düşünceler zayıflamaya, cansızlaşmaya başlayacak. Düşüncelerinizin gücü, onların kendi düşünceleriniz olduğunu düşünmenizde yatıyor.”

5) Farklı bir açıdan bakma sanatını öğrenin.

Fazla düşünmek bizi ele geçirdiğinde, genellikle kendimiz hakkında olumsuz düşünmeyi beraberinde getirir. Buna iç diyaloga her izin verdiğinizde, daha güçlü ve daha sınırlayıcı hale gelir.

Fakat hepimizin bildiği gibi, bu döngüler şekillenmeye başladığında, onu nasıl kıracağınızı bulmak zor olabilir.

Burada biraz olumlu psikoloji işimize yarayabilir, bilhassa da “yeni bir bakış açısı” yaratmak. 

  • * Bilinçli bir şekilde iç diyalogunuzu, kullandığınız günlük dili tanımlayın. 
  • * Olumsuz sözcük ve kavramları nerede kullandığınızı fark edin. Bunları not edin.
  • * Bunları bir daha gördüğünüz zamana dikkat edin. Hangi durumlarda olumsuz düşünüyorsunuz?
  • * Ne hissettiğinizi not edin.
  • * Zihninizde olumsuz bir şey söylediğinizi fark ettiğinizde “Dur” diyerek bu düşünceyi durdurun. 
  • * Kendi derininize bakın ve varsayımlarınızın doğru olup olmadığını sorun. 

Kendinize, bir şeyle baş edemeyeceğinizi söylemek yerine, baş edip edemeyeceğinizi sorun. İkincisi, daha umutludur ve yaratıcılığa götürür.

Düşüncelerinizi ve genellemelerinizi sorguladığınızda, neyin irrasyonel olduğunu görebilir, daha iyimser düşünebilirsiniz. 

Sonuç olarak, bu zihin stratejilerinin benzer prensipleri var:

  • Duyularınıza odaklanarak ana odaklanın.
  • Sahip olduğunuz düşünceleri kabullenin, zorla değiştirmeye çalışmayın.
  • Evrende değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu kavrayın. Eğer rahatsız edici duygu ya da düşüncelere sahipseniz bunların sonsuza dek sürmeyeceğini fark edin.
  • Zihin olmadığınızı, düşüncelerinize inanmak zorunda olmadığınızı fark edin. 
  • Düşüncelerinizin geçerliliğini sorgulayın. 

HABERİ KAYNAĞINDAN OKUYUN

”Google

Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et

Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et

Azınlıkça'yı Twitter'da takip et

About author

Articles

Editor-in-Chief of Azınlıkça. Journalist and podcaster based in Komotini, covering Thrace, Greece and Cyprus.