Son yıllarda giderek artan bir bilinçle, beslenmede şekerin zararlarının farkında olmak daha da önem kazandı. Genel olarak bakıldığında şekerin hayatımızdaki yeri sandığımızdan çok daha büyük.
Eskiden beri, iyi bir şey yapıldığında ödül olarak, bayramlarda, eve misafir geldiğinde ikram olarak, sabah kahvaltıda, akşam yemekten sonra, doğum günlerinde pasta olarak ve şu an buraya yazmadığım binbir şekilde hep şeker tüketiyoruz, tükettiriyoruz.
Peki nedir bu basit şeker? Basit şeker derken, işlenmiş rafine şekeri, mısır-glikoz şurubunu kast ediyorum. Yani aslında market raflarında gördüğümüz neredeyse tüm tatlı gıdalarda olan şeker. Pasta, kurabiyelerde kullanılan esmer yada beyaz şeker, şerbetli tatlılarda kullanılan şuruplar, draje şekerlerde, çikolatalarda bulunan en ‘basit’ haliyle bildiğimiz, şeker.
Fakat artık şekerin bir bağımlılık olduğunu bile bile, her şeylerine bu kadar özen gösterdiğimiz bebeklerimize nasıl yediririz?
Cevap aslında çok basit; yedirmemeliyiz.
Aman canım annem bana küçükken hep şekerli muhallebi yedirmiş, bak sapasağlamım demeyin. Sonuçta sigara da ilk piyasaya sürüldüğünde solunum zorluğu çeken hastalara nefes açıcı olarak veriliyormuş ama bugün zararlarını saymakla bitiremiyoruz. Günümüzde giderek yayılan insülin direnci, hipoglisemi gibi rahatsızlıklar uzun süren ve zamanında yanlış olduğu bilinmeyen beslenmeler sonucu ortaya çıkıyor, üstelik bu gibi şeker rahatsızlıklarının kalıtsal olarak bir sonraki nesilde yatkınlığa sebep olabileceği söyleniyor.
Uzmanların yaptığı araştırmalara göre özellikle 2 yaşından önce bedene asla basit şeker girmemesi gerekiyor. Bu alışkanlığı kırmak kolay olmasa da bu bilinçte olmak en önemli adım, kendimizden başlayarak bizden sonra çocuklarımızla en çok zaman geçiren anneanne, babaanne, dede, amca, dayı, hala, teyze gibi ikincil yakınlıktaki aile bireylerine bunun zararlarını anlatmamız gerekiyor.
“Peki ama benim çocuğum hiç mi yemeyecek? Bir yere gittiğimizde nasıl engelleyeceğim?” dediğinizi biliyorum fakat bu en başından beri söylediğim gibi bir farkındalık. Eğer siz evde çocuğunuzun önünde yemezseniz, tatlı yiyecekleri “azıcıktan bir şey olmaz” diyerek tattırmazsanız, şekeri onun için cazip kılmazsanız tüm bu sorduğunuz sorular cevaplanmış oluyor. Bebeğiniz onun lezzetini hiç bilmezse aynı zamanda istemez de… 2 yaşa kadar olan süreç bunun en kolay kısmı, daha sonra yaşın büyümesi ile arkadaşlık ilişkileri, doğum günleri, okul vb gibi sosyallikle doğru orantılı dış etkenlerle hayatlarına pasta, kurabiye gibi içinde çok miktarda basit şeker barındıran yiyecekler girerken, uzak durmak biraz daha zorlaşacak.
Bunun için evde yaptığınız kek, kurabiye gibi pastane ürünlerine hurma özü, keçi boynuzu pekmezi, meyve püresi gibi doğal tatlandırıcılar kullanabilirsiniz. Bilinç altında bu lezzet mutlulukla eş değer olmaktan çıkarsa, hayatında da daha az yer kaplayacaktır. Elbette istisnalar olacaktır fakat ebeveynler olarak bizlerin üzerine düşenin; 2 yaşına kadar hiç tattırmamak ve sonrasında da mümkün olduğu kadarıyla uzak tutmaya çalışmak olduğunu düşünüyorum.
O zaman bu durumda bizler için en kolay ve ilk adım; mutfaktan şekeri uzaklaştırmak ve çocuklarımıza sağlıklı atıştırmalıklar hazırlamak.
Kolları sıvamak için ilk adım benden:
KU-RA-Bİ-YE
Malzemeler
- 1 yumurta
- 1 çorba kaşığı yoğurt
- ½ muz,ezilmiş
- 2 çorba kaşığı keçiboynuzu pekmezi yada hurma özü
- 1 çorba kaşığı hindistan cevizi yağı
- 2 çorba kaşığı yulaf unu
- 2 çorba kaşığı tam buğday unu
Yapılışı:
Tüm ıslak malzemeleri bir kapta iyice karıştırın, içine kuru malzemeleri ekleyin, yumuşak bir hamur haline gelince şekil verin, yağlı kağıt koyduğunuz fırın tepsisine dizip, önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 12 dakika pişirin.
Ölçüler kaşıkla olduğu için kıvam değişiklik gösterebilir, hamur çok yumuşak olursa buğday unu ekleyebilirsiniz.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et