Batı Trakya‘da birçok bölge, ciddi sel tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. Batı Trakya’da Gümülcine, Yassıköy, İskeçe ve Avdira bölgeleri sel riski altında.
Tahmini okuma süresi 3 dakika
Batı Trakya genelinde birçok bölge, geçmişte bazı müdahaleleri tamamlamış veya başlatmış olsa da, mevsimin verileri ve bölgenin jeomorfolojisi, geniş alanların yıkıcı sonuçlarla sular altında kalmadan önce daha fazla dikkat ve acil müdahale gerektirmekte.
Haritalar, Karasu (Nestos), İskeçe Çayı (Kosinthos), Kuruçay (Komsatos), Vosvozis, Filiouris, Aspropotamos nehirlerinin alçak bölgeleri ve Vistonida Gölü’nün kıyıya yakın bölgelerini kapsayan alanın potansiyel olarak yüksek sel riski taşıdığını gösteriyor.
Bu alan, Rodop ilinde Gümülcine şehrinin yanı sıra Yassıköy, Cambaz (Neo Sidihohori), Kavaklı (Egiros) gibi büyük köyleri de içeriyor.
Su Yönetimi Genel Sekreterliği’nin resmi haritalarında ciddi sel riski altında olduğu belirtilen bölgeler arasında Aspropotamos nehri bulunuyor. Bölgedeki diğer nehirlerde de, yerleşim yerlerine yakın bölgelerde sel sorunları yaşanmakta.
Batı Trakya’nın 1938, 1996, 2007, 2014 ve 2015 yıllarında yaşadığı önemli tarihi seller, yerel nehir taşkınlarının ana nedenleri arasında gösteriliyor. Bu durum, ülkenin geçmişte yaşanan felaketlerden ders almadığını gösteriyor.
Aspropotamos nehri, özellikle sele eğilimli bir bölgeden geçiyor. Papikio tepesinde doğan ve Vistonida Gölü’ne dökülen nehir, taşması halinde binlerce dönüm tarım arazisini ve yerleşim yerlerini tehdit ediyor. Bazı bölgelerde, bitki örtüsünün yoğunluğu nedeniyle su seviyesi düşük gözükse de, büyük bir fırtına durumunda sel riski artıyor.
Poşpoş, Lissos ve Kuruçay Kompsatos nehirlerinde de benzer sorunlar bulunuyor. Bu nehir ve dereler, tarım arazilerinden geçiyor ve taşmaları halinde evleri bile tehdit edebilecek potansiyele sahip.
Doğu Makedonya Trakya Eyalet yönetimi, son yıllarda birçok taşkın önleyici projeyi hayata geçirmeye çalışsa da, bu çalışmaların yetersiz olduğu belirtiliyor. Gümülcine ve Maronya-Şapçı belediyeleri de üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışmakta. Ancak, yapılan çalışmaların büyük bir fırtına durumunda mülkleri korumak için yeterli olmadığı açıkça görülüyor. Bu nedenle, tehlikeli bölgelere yönelik büyük müdahalelerin acilen başlatılması gerekiyor.
Batı Trakya ovası, ülkenin sele en açık bölgelerinden biri olarak biliniyor. Bu durum, sadece son yirmi yılda yaşanan sel olaylarına dayanmıyor, aynı zamanda Su Yönetimi Genel Sekreterliği’nin resmi haritalarında da bilimsel olarak belgelenmiş durumda.
Batı Trakya’nın geçmişte yaşadığı felaketlerden ders alarak, gerekli tüm önlemlerin alınması hayati önem taşımakta.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et