Yunanistan Sağlık Bakanı Thanos Plevris, Tempi’deki trajedinin yaşandığı yere vardığı ilk anları anlattı.
Bakan, ‘Cesetlerin çıkarıldığını ve ebeveynlerin çocuklarını aradığını gördüm’ derken, şirket tarafından hastanelerde listelere yardımcı olacak kimsenin olmadığını da sözlerine ekledi.
Ayrıntılı olarak, Bay Plevris şunları söyledi:
“Adli tabip 57 ölü topladı. Yakınları hastaneye götürmesin diye ölülerin gidecekleri bir hastane seçtik. Tüm yaralıların listesi elimizdeydi, yakınları listeyi okusun diye hepsini teşhis ettirdik ve ne yazık ki onlar listede yoksa, anlıyorsunuz ki ölenler arasında olma ihtimalleri çok yüksek.
Kayıp sayısına ölü sayısı eklenmez. Ölen bir kişi tespit edildiğinde, kayıp kişiler listesinden çıkarılır. Ölenlerin isimleri elimizde yoktu. Kendi insanları tarafından arananların listesi elimizdeydi. Akrabaları bilgilendirmek için altı psikolog ekibimiz var. Kimlik tespiti yapıldıktan sonra cenaze şubelerine devir işlemi yapılacak.
Sağlık Bakanlığı olarak firmadan hiçbir yardım almadık. Her şey EKAB kurtarma ekipleri tarafından yapıldı, yaralıları kaydettiler, şirketten hiçbir yardım gelmedi. Şirketten kimse bize yardım etmek için hastanelere gelmedi.
Şu anda hastanelerde 48 yaralımız var, altısı entübe durumda. Hastanelerde sorun yok. Larisa Hastanesi hemen kapılarını açtı. İlk saatte 40 EKAB aracı geldi. Nöbetçi olmayan bir hastane açıldı ve ilk yarım saatten itibaren insanları ağırlamaya başladı. Yeterli yoğun bakım yatağımız vardı, Atina’da yanık ünitesi, Selanik’te iki ünite ve Katerini’de nöbetçi yanık ünitesi vardı.
Başlangıçta bize bir raydan çıkma olduğu bilgisi verildi. Çok kısa bir süre sonra EKAB başkanı beni aldı ve raydan çıkmadığını bildirdi. Olay yerine gelen ambulans, durumun çok daha ciddi olduğu bilgisini verdi. Hemen ardından Başbakan’a bilgi verdim ve tüm bakanlıklar otomatik olarak bilgilendirildi.
Olay yerine 4:30 civarında vardım. Tablo acıydı. Bir vagon görüyordum ve bir kurtarıcı bana aşağıda şekilsiz bir kütlenin olduğu yerde iki veya üç vagon daha olduğunu bildirdi. Sürekli cesetler çıkıyordu.
Daha sonra Larisa Üniversite Hastanesi’ne gittik ve daha sonra yakınların hastaneden hastaneye gitmek zorunda kalmaması için tüm ölülerin bir yerde toplanmasına karar verdik ve aynı zamanda yaralıların listesi yapıldı. Akrabaları bir oditoryuma koyuyoruz, onlara yaralıların listesini okuyoruz ki akrabalar, insanlarının hayatta olup olmadığını anlasın.
Bu şok edici çünkü çocukları arayan ebeveynleri gördüm. Herkes yaralılardan ne çıkacağını bekliyordu. Zaman geçtikçe psikiyatristler de kendilerine ulaşılamadığı için yaralılar listesinde olmadıklarını, işlerin iyi olmadığını anlatmaya çalıştılar. O andan itibaren, trenin neresinde olduklarını öğrenmek istediler çünkü bize ön vagonların parçalandığı bilgisi verildi. Şirket orada yoktu ve bu bilgiyi veremedik.
DNA tespiti açısından süreç çok zordu çünkü cesetlerin yanına inmek isteyen ve ‘Çocuğumu teşhis edeceğim’ diyen anne-babalar oldu. Cesetlerin teşhis edilemeyeceğini ve teşhisin gecikmeli bir süreç olan DNA ile yapılması gerektiğini açıklamak zorunda kaldık.
Teşhisler devam ediyor ve bugün de devam edecek. Hepsi araştırılmalıdır. İlk başta açıkça bir insan hatası yapılmış gibi görünüyor. İkincisi, insan hatasının önlenmesi veya önlenebilmesi için var olması gerekenlerin olup olmadığıdır.”
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et