Yunanistan Avrupa’nın depreme en yatkın ülkelerinden biri olmasına rağmen, Rodop ili ve Batı Trakya genel olarak yüksek sismik risk kategorilerine dahil değil.
Yunanistan Deprem İçin Riskli Bölgeler Haritası’na göre Rodop, üç kategorinin en küçüğü olan Bölge I’e dahil. Aynı durum, İskeçe (Xanthi) ve Evros (Meriç) için de geçerliyken, Semadirek (Samothraki) adası ise Bölge II’ye, yani ‘daha büyük bir sismik risk kategorisine’ dahil.
Mühendis ve Yunanistan Araştırmacılar Derneği başkanı Argiris Plesias, profesyonel bir mühendis olarak, binaların güçlü depremlere nasıl dayanabileceğini analiz etti, ancak depremlerin öngörülemeyen bir doğa olayı olduğunu da ekledi.
Hronos radyosuna konuşan Plesias, Yunanistan’daki binaların depreme karşı güvenliğiyle ilgili olarak, ‘Bütün alanlarda bazı başarısızlık oranları var. Bu, tüm inşaatları asla tam bir güvenlikle kapatamayacağımız basit bir nedenden dolayı oldu. Bu bir maliyet meselesi. Ne kadar çok güvenlik istersek, inşaat maliyeti o kadar artar. Sonuç olarak, hem devlet hem de özel şahıslar, her zaman, yani toplumun ödeyebileceği kadar bir güvenlik düzeyine sahibiz. Bundan sonra ‘anti-sismik’ (inşaat) denilen kısmı daha yüksek bir maliyetle çoğaltmak herkesin elinde. Kimsenin daha güçlü bir yapı yapması engellenmez’ dedi.
Peki mimarlar ve mühendisler hangi düzenlemelere uymakla yükümlü?
Plesias, bu soruya Yunan Devleti’nin her 10-15 yılda bir yeni yönetmelikler çıkardığı yanıtını veriyor. ‘Yönetmelikler, bilim ve deneyimden öğrendiklerimizi içeriyor. Devlet de diyor ki ‘binalarımızı hangi depreme karşı koruyacağız’, çünkü hiçbir deprem bir öncekinin aynısı değildir. Böylece veri toplanıyor ve bize yeni binaları tasarlayacağımız bazı ortalama detaylar veriliyor. Bugün depreme dayanıklı yapılarla bu şekilde uğraşıyoruz. Mutlak güvenlik diye bir şey yok. Yeni binalarda daha sofistike bir bilgi miktarı mevcut sadece. Dolayısıyla, objektif olarak, yeni binalar daha yüksek bir seviyede (koruma), tabii ki eski potansiyeli küçümsemeden’ dedi.
Ayrıca, Yunan mühendislerinin seviyesinin zaman içinde çok yüksek olduğunu ve bunun, Yunanistan’ın Avrupa’nın çok sismik bir bölgesi olmasına rağmen, ‘son yıllarda buna bağlı olarak insan hayatında ve binalarda çok fazla can kaybımız olmaması’ gerçeğiyle kanıtlandığını kaydetti.
Arazi, özellikle Yunanistan-Bulgaristan sınırından denize uzanan Rodop gibi bir ilde bölgeden bölgeye değişir. Açıkça mimarlar ve mühendisler farklı zeminlerin özelliklerini hesaba katarlar. Plesias, !Farklı zeminlerdeki yapıların tepkisi gerçekten farklıdır.Sismik dalganın etkisini engelleyecek zeminlerin olduğu bir durum olduğu gibi, dalganın etkisini yükleyecek durumların olduğu durumlar da vardır. Her yapının nasıl davranacağına dair çok fazla faktör var’ diyor.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et