İnsan ırkı diğer canlılardan bulaşan virüs ve bakteriler nedeniyle çağlar boyunca ölümcül hastalıklarla karşı karşıya kaldı.
Tarihte insanoğlunu en çok etkileyen veba hastalığı, özellikle insanlara geçen bakterinin getirdiği bir kıyımdı.
Geçtiğimiz yıl Çin’den çıkarak tüm dünyayı saran ve küresel salgın haline gelen koronavirüs Kovid-19 salgını da insan ırkını evlere kilitleyen ve hayatı olumsuz etkileyen bir felaket.
Bilim insanları koronanın da yarasalardan veya bir hayvandan insanlara geçtiğini düşünüyor. Dünyayı sarsan koronavirüs salgını henüz durdurulamazken, hayvanlardan insanlara geçen “zoonotik hastalıklar” merak ediliyor.
Nature araştırmasına göre tüm insan hastalıklarının yüzde 60’ı ve gelişen bulaşıcı hastalıkların yüzde 75’i zoonotik niteliğe sahip.
Chip Online, hayvanlardan insanlara geçtiği bilinen hastalıklardan bazılarını derledi:
Grip salgını
Grip salgınları muhtemelen en iyi bilinen küresel salgın türlerinden bir tanesi. Bu salgınlar arasında bulunan 1918 İspanyol gribi salgını, olayların ne kadar kasvetli hale gelebileceğine dair korkunç bir örnek olmaya devam ediyor.
İspanyol gribi salgınının 1918 ile 1920 arasında 500 milyon insanı etkilediği biliniyor. Dolayısıyla o yıllarda dünya nüfusunun 28’ine bulaştığı, ölümlerin 50-100 milyon arasında olduğu düşünülüyor. Hastalık öyle ölümcüldü ki, 1918’in sonunda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ortalama yaşam süresi 12 yıl düştü.
İspanyol gribinin nerede ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor, yani ismindeki İspanyol’un bir hata olması muhtemel. Hastalığa neden olan H1N1 grip virüsü üzerinde yapılan araştırmalar, virüsün insanlara kuşlardan geçmiş olabileceğinin işaretini veriyor. Buna karşın virüs, ilk olarak domuzlardan veya diğer insan olmayan memelilerden iletilmiş olabilir. Grip virüsleri, antijenik kayma denen olay sayesinde sucul kuşlardan diğer hayvanlara sıçrayabiliyor.
Veba
Yersinia pestis bakterisinin insanlık üzerindeki etkisi o kadar yıkıcıydı ki yol açtığı hastalık, yani veba, artık birçok dilde bela ve yıkımla eş anlamlı olarak kullanılıyor. Tarih boyunca yüz milyonlarca insanın yenik düştüğü hastalık, üç büyük veba salgını olarak yaşandı. Bunların ilki Akdeniz ve Orta Doğu’da M.Ö. 541 ve 542 arasında yayıldı ve yaklaşık 100 milyon insanın ölümüyle sonuçlandı.
Bakterinin pireler yoluyla yayıldığı, genellikle kemirgenleri etkilediği ancak bunların ısırdığı insanlara kolayca bulaşabildiği biliniyor. Hastalık, onu taşına belirli hayvanları yiyenlere de bulaşıyor. En son modeller ise fareleri temize çıkararak hastalığın farelerden çok Avrupa’daki kötü hijyenik koşullardan kaynaklandığını söylüyor.
Ebola
2013 ve 2016 yılları arasında meydana gelen Batı Afrika Ebola virüsü salgını ise inanılmaz derecede yüksek bir ölüm oranına sahipti. Virüse çoğu Gine, Liberya ve Sierra Leone’de bulunan ve temas eden 28.000 kişiden 11.310’u öldü; böylece ölüm oranı yüzde 40’a yaklaştı. Vücut sıvıları yoluyla bulaşabilen hastalığı atlatanların bir sene sonra bile hastalığı bulaştırabilmesi korkunç bir noktaydı.
Ebloa virüsünün meyve yarasalarından geldiğine inanılıyor ancak araştırmacılar, şimdiye kadar yarasalarda Ebola virüsüne rastlamadılar. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre virüs, hasta veya ölü bulunan şempanzeler, maymunlar ve kirpiler de dahil olmak üzere enfekte hayvanların kan, organ veya vücut salgılarıyla temas yoluyla bulaşabiliyor.
Salgının yönetiminin yavaş kalması nedeniyle DSÖ ve Birleşmiş Milletler eleştirilere maruz kalmıştı.
HIV ve AIDS salgını
Modern çağın en ölümcül salgını, edinilmiş immün yetmezlik sendromuna (AIDS) yol açan insan immün yetmezlik virüslerinden, HIV’den kaynaklanıyor. Hastalık 1970’lerde yaygınlaşsa da, HIV-1 ve HIV-2’nin 1900’lerin ilk yarısında insanlara maymunlardan geçtiğine inanılıyor. HIV, kan yoluyla, vücut sıvıları üzerinden veya korunmasız cinsel ilişki yoluyla insandan insana bulaşabiliyor.
HIV ve AIDS’e en çok göçmenler, uyuşturucu kullanıcıları ve LGBTQ+ üyeleri gibi belirli gruplarda rastlanıyor. Bugün HIV ile yaşayan 31-35 milyon arasında insan bulunuyor ve bunların 21 milyonu, Sahra-altı Afrika’da yaşıyor.
Araştırmalar devam etse de, hastalığın tam bir tedavisi ve aşısı yok. Ancak dünya çapındaki aktivistler ve araştırmacıların çalışmaları sayesinde önleyici tedaviler bulunuyor. Bugün HIV ile yaşayanlar, virüsü taşımayanlarla aynı yaşam beklentisine sahipler. Tedavi alan ve viral yükü tespit edilemez boyutlarda olanlar ise hastalığı bulaştırmıyor.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et