Yunanistan, ağırlıklı olarak 80 yaş üstü insanları yüzde 40’a varan oranlarda etkileyen Alzheimer hastalığı ile başa çıkmak için hem yapı olarak hem de araştırmalar açısından hazırlıksız durumda.
Uzmanlar önümüzdeki yıllarda Yunanistan’da bir Alzheimer hastalığı ‘salgınından’ bahsediyorlar, ki önümüzdeki yirmi yıl içinde ülkemizde şu anda 300.000 – 500.000 kişi olarak tahmin edilen hasta sayısının ikiye katlanması bekleniyor.
Uyarı, Johns Hopkins Üniversitesi Alzheimer Hastalığı için Kişiselleştirilmiş Tıp Merkezi direktörü, Tıbbi Vakıf fahri profesörü, ve !Alzheimer Hastalığına Karşı Yunan Girişimi’ Başkanı Kostantinos Likeços’a ait.
Alzheimer hastalarının bakım ve tedavisinde uluslararası alanda tanınan bilim insanı, ülkemizdeki eksikliklerin giderilmesi için yapılması gerekenleri detaylı bir şekilde anlatttı.
Likeços’a göre Alzheimer hastalığının oranlarının artmasının ana nedeni, yaşam beklentisinin artmasıdır.
‘80’li ve 90’lı yıllarda demans oranı yüzde 30-40’lara yaklaşıyor. Risk faktörleri açısından, artık demansın yaklaşık yüzde 60’ının genetik olduğu ve birçok genin bir miktar ilişkisi olduğu düşünülüyor, ancak bunlar henüz açıklığa kavuşturulmadı. Tabii ki, beslenme, depresyon, beyin yaralanmaları gibi çeşitli faktörlerin yanı sıra yaşlılıkta bunama olasılığını etkileyen çeşitli faktörler de var’ diyor.
Profesör, ‘Aktivite, iyi beslenme, kilo yönetimi, diyabet yönetimi, tüttürmeyi azaltma, bu tür yaşam tarzı değişikliklerinin önlenmesinde faydalıdır’ diye devam ediyor.
Ancak belirtilerin ortaya çıktığı andan itibaren beyin hasarının başladığına ve bu değişikliklerin durumu geciktirse de tersine çevirmesinin zor olduğuna dikkat çekiyor.
‘Bunun ötesinde, bunlar genetik olarak yatkın biyolojik hastalık biçimleridir, bu nedenle bir noktada ilaçlara ihtiyaç duyulacaktır. Ancak hangi ilacın, kime daha etkili olacağı henüz netlik kazanmadı’ diye vurguluyor.
Profesör Likeços’un laboratuvarında, çeşitli ilaç sınıflarını test eden üç pilot program geliştiriyorlar:
‘Ama amiloidlerin etrafında olmayan. Biri halihazırda piyasada bulunan ilaçlarla ilgili ve biz bunların beyne giden kan akışını artırabileceğini (çünkü bunama ve ilerlemesini etkileyen vasküler faktörler olduğu için) ve hastalığın seyrini iyileştirebileceğini kanıtlamaya çalışıyoruz. İkinci program, öncü ilaçlar olan ve bazı hastalarda yardımcı olabilecekleri çok iyi ilk verilere sahip olan sfingomiyelinaz inhibitörleri ile ilgili. Üçüncü program ise seçici serotonin geri alım inhibitörleri ile ilgilidir (SSRI’lar, majör depresif bozukluğu ve anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için antidepresan olarak kullanılan bir ilaç sınıfıdır). Hastaların yaklaşık yüzde 30-40’ında ilk olarak demanstan 2-4 yıl önce sinirlilik, anksiyete, disfori gibi nöropsikiyatrik semptomlar gelişir. Bu programda, hastalığın başlangıcını yavaşlatmak için bu insanlara bu ilaçları zamanında vermeyi umuyoruz. Genel fikir, bunama ve Alzheimer’ın bir durum değil, bir dizi koşul olduğudur.’
Hastalığın erken evrelerinde ilerlemesini yavaşlatan ve yakın zamanda FDA tarafından onaylanan monoklonal antikorlar lecanemab ve son dönemde tıp camiasında oldukça ilgi gören beyin dejenerasyonunu sınırladığı söylenen donanemab konusunda ise Likeços temkinli görünüyor:
‘Şimdi beynin protein yükünü azaltmak için gelen ilaçları görüyoruz. Artık hızla onaylanan ilaçlar bu proteinleri beyinden hızlı bir şekilde uzaklaştırıyor ama klinik tabloya çok büyük bir olumlu etkisi yok, sadece biraz geciktiriyor.’
Profesör, özellikle lecanemab için, beyinde amiloidlerin iyi bir şekilde ‘sönümlendiğini’ söylese de, klinik semptomlarda minimum gecikme olduğunu bildirdi.
Ancak bu ilacın riskleri olduğunu da açıklığa kavuşturuyor. Likeços, donanemab ile ilgili olarak, hastalığın seyrini biraz yavaşlattığını ancak beyin hacmindeki azalmayı hızlandırdığını açıklıyor. Uzmanların bunun ne anlama geldiğini ve iyi bir şey olup olmadığını bilmediğine dikkat çekiyor:
‘Bu ilaçlar beyinden amiloidleri uzaklaştırdıkları için kan damarlarını daha gözenekli hale getiriyor ve bu şekilde beyine sıvı giriyor ve kanama olabiliyor. Donemabi ile yaklaşık binde 4 ölüm oranı gördük.’
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et