Yunanistan eski Başbakan Vekili ve hukukçu Evangelos Venizelos, Rodop ilinin ülke genelinde gündem olmasını değerlendirdi.
Venizelos, ‘Azınlık oyları ND Partisi’ne gitseydi aynı tepki olur muydu? Çünkü zaman zaman bölgedeki çeşitli partilere organize oy transferi, oy promosyonu yapılıyor. Bunlar bizi onlarca yıldır endişelendiren konular, onları büyük bir hassasiyet ve özenle ve Uluslararası Hukuka dayalı olarak ele alıyoruz’ dedi.
Venizelos sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Trakya’daki azınlığın son 50 yılda, Cunta sonrası dönemdeki seçim davranışını kontrol ettiniz mi? Milletvekilliği ve belediye seçimlerinde, bunca yıldır tercihli olarak neye oy verdiklerini hatırladık ve dikkate aldık mı? Çok fazla permütasyon, varyasyon olduğunu, bir sorun olduğunu göreceksiniz. Her halükarda Yunan devletinin Lozan Antlaşması’ndan sonra onlarca yıl Gümülcine’de kurulan bir Türk konsolosluğunun işletmesini neden kabul ettiğini merak ettik. Türk konsolosluğu neden Gümülcine’de?’
‘Her neyse, bu kadar hassas ve uzun vadeli meseleleri nasıl ele almamız gerektiğini öğrenmek için bazı temel ilkelere bakalım. Bunlar, tüm anayasal haklarından, uluslararası insan haklarını koruma hukuku ve Avrupa Birliği hukuku kapsamındaki tüm haklarından yararlanmak zorunda olan Yunan vatandaşlarıdır. Ayrıca, ekonomik ilerleme olduğunda, Yunan siyasi, ekonomik ve sosyal yaşamına dahil olduğunda, yaşam standartlarında bir artış olduğunda, Yunan eğitim sistemine azınlık katılımı olduğunda, eğitim alan kadın ve erkek sayısı arttığında mutlu olmalıyız.’
‘Sıkıca takip ettiğimiz belli eksenlerimiz olmalı. Bunlardan biri, şimdi, 2023 yılında, azınlıkların sorunlarının sadece Lozan Antlaşması’na atıfta bulunularak ele alınmamasıdır. Tüm insan hakları koruma ağı aracılığıyla ve özellikle Avrupa Konseyi’ne katılan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalayan ve Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önündeki bireysel başvuruyu tanıyan Yunanistan gibi ülkeler için ele alınmaktadır. Bu Mahkemenin içtihatları, tüm meseleler için temel referans çerçevesidir. Trakya’da yapmadığımız şeyler var diyelim. Mukaddes İslam hukuku olan Şeriat’ın uygulanması gibi devasa bir sorunu çözmedik. Şeriat’ın şu anda bir seçenek, bir olasılık olarak uygulandığı ılımlı bir şekilde uygulanması da Strasbourg içtihatlarına aykırıdır. Bu sorunu çözmeliyiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin beklemede olan ve Yunanistan’ın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden zaman zaman özür dilediği kararların uygulanmasına ilişkin sorunları çözmeliyiz.
‘Öte yandan tabi ki Türkiye diye bir realitemiz var, o da Ekümenik Patrikhane, İstanbul Rumları, Gökçeada ve Bozcaada Rumları. Orada Türkiye’nin uluslararası hukuka saygı yükümlülüğü mutlaktır. Orada, başta Yunan azınlığı olmak üzere çeşitli kurumlar ve ayrıca Strasbourg nezdindeki Ekümenik Patrikhane tarafından getirilen tüm bireysel başvuruları destekliyoruz. Ve tabii ki Türkiye’nin saygı göstermekle yükümlü olduğu ihlal teşkil eden kararlar alındığında çok mutlu oluyoruz.’
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et