Yunanistan’da son bir yıldır süren koronavirüs yasakları herkesi bunaltmış durumda. İnsanlar evde oturmaktan, iki kilometre sınırlamasından, mantıksız ve saçma sapan kurallardan sıkıldı, neredeyse patlayacaklar.
İlk başlarda katı karantina kararıyla vakaları sıfırlayan hükümet daha sonra öyle bir çuvalladı ki aylardır katı karantinadayız, ancak vakalar düşeceği yerde artıyor.
Durmadan değişen kuralları takip edebilmek için ise not almak şart oluyor. Bir dedikleri kuralı iki hafta sonra değiştiriyor, sonra tekrar değiştiriyorlar.
Bu arada bazı kurallar var mantıksız, saçma sapan, aylardır değiştirilmiyor, öyle kalıyor kural ve yasaklar.
Deniz kenarında veya sahilde tek başına balık avlamayı, yürümeyi, koşmayı, oturmayı, hava almayı yasaklıyorlar. Batı Trakya gibi nüfusun olmadığı bomboş deniz kıyılarının bulunduğu bölgeler için adeta işkenceye dönüşüyor bu saçma kurallar. Hiçbir mantığı yok bunların.
Sonra bununla da yetinmiyorlar, önce evinden iki kilometre öteye gidemezsin kuralı getiriyorlar. Bakıyorlar tasma takılan hayvan gibi davranılamayacak insanlara, bu sefer belediye sınırından dışarı çıkma yasağı getiriyorlar.
Batı Trakya taşra bölgesi, köyler birbirinden uzak, teknolojik yetersizliğin olduğu Yunanistan’ın en geri kalmış bölgesi. Bir belediyede banka yok, diğer belediyede itfaiye aracı. Bir ilde olan mağaza, öbür ilde yok… İnsanlar nasıl belediye sınırlarını geçmeden bankaya gidecekler, ihtiyaçlarını görecekler? Olacak iş değil.
Geçtiğimiz bir yıl boyunca özellikle Batı Trakya gibi nüfusu az bölgeler için mantıksız, işleri zorlaştıran yasaklar getirip duruyorlar.
Yunanistan’ı sadece Atina sandıklarından dolayı, ülke geneli kalabalık metroda önlem nasıl alınması konusunu düşünüyorlar. Oysa Batı Trakya’da metroyu bırakın, uzun zamandır tren seferlerinin bile yapılmadığını bilmiyorlar.
Kalabalık metropollerde uygulanacak yasak ile insanın az tarlanın bol olduğu taşra bölgelerde uygulanacak yasak hiç bir olur mu? Köyde sabahın körü tarlasına giden çiftçi için traktör üstünde elinde izin kağıdı yüzünde maske kuralı… Yunanistan’ı Atina sandıklarından oluyor hep bunlar…
Virüs yayılmasın diye mağazaları, dükkanları kapatıyorlar. Batı Trakya’da zaten mağaza kalmamış içeri girip alışveriş yapan yok, esnaf kan ağlıyor, açık dururken müşterisizlikten kapanıyor mağazalar, bunu bilmiyorlar.
Mağazalar için “Click away” – “click inside” diye alışveriş kuralları koyuyorlar, taşrada hangi esnaf bunu yapacak hangi köylü içeri girmek için click’leyecek, düşünmüyorlar…
Önce okulları kapıyorlar sonra açıyorlar, sonra kapıyorlar, sonra tekrar açıp tekrar kapatıyorlar. Okullar açıkken sınıflarda pencereler açık duracak kuralı getiriyorlar, soğukta küçük çocuklar o zaman üşütür, hasta olur, bunu düşünemiyorlar.
İnternetten eğitim sürüyor, çocuklarda bilgisayar yok, annelerinin babalarının telefonundan girip izliyorlar. Bakıyorlar herkeste bilgisayar yok, o zaman tablet bilgisayar için öğrenci başına 200 evro indirim çeki vereceğiz diyorlar. Biliyorlar, 200 evro’ya dersleri takip edip ödevleri yapabilecek kapasitede tablet bilgisayar da yok. Aile mutlaka üstüne 200-300 evro daha ödeyecek. Olsun hayal satıyorlar…
Bu arada okul dönemi neredeyse bitiyor, daha yeni 200 evroluk indirim çeki için sistemi açıyorlar. Sanki öğrenciler derslerde kullansın diye değil, yazın tatilde YouTube’da video seyretsin diye tablet veriyorlar.
Kurallar ve yasaklar çok sık değişince ve mantıksız olunca, uygulayanlar da azalıyor, insanlarda moral de kalmıyor.
Yaz kapıda, turiste serbest kendi vatandaşına yasak devam ederse halk çıldıracak. Mecbur turizm dönemi herkese serbestiyet getirecekler. Korona yazları turistlerle birlikte tatile çıkıyor….
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et