Japonya’ da çok az rastlanan meme ve melanoma cinsi deri kanserlerinin Avrupa ülkelerinde giderek artıyor olması ve her iki kanserin de vücudun sol tarafında yüzde 10 oranında daha fazla görülmesi İsveçli iki araştırmacının dikkatini çekiyor.
Pathophysiology isimli tıp dergisinde yayınlanan makalelerinde bu konuda yaptıkları araştırmaları ve vardıkları gerçekten çok şaşırtıcı sonucu açıklıyorlar: Yatağın türü ve yatış şekli bazı kanserlerin oluşumunda belirleyici olabilir!
Melanoma ile ilginç bilgiler
İsveçli uzmanlar önce melanoma için şu ilginç noktalara dikkat çekiyorlar ve hiç de haksız değiller:
BİR: Melanoma için en önemli risk faktörünün güneş ışınlarına maruz kalmak olduğu bilinir ama ne hikmetse bu kansere vücudun kalça, uyluk ve gövde gibi güneş ışınlarını daha az gören kısımlarında daha fazla rastlanıyor.
İKİ: Son 30 senede güneş ışınlarının yoğunluğunda bir değişme olmadığı halde melanoma teşhisi konanların sayısı artıyor.
ÜÇ: Melanoma görülme sıklığı Japonya’ da İsveç’ tekinin ancak yüzde 3’ü, meme kanseri İngiltere ve USA’ dakinin yüzde 40’ ı kadar.
Avrupa ülkelerinde meme kanseri ve melanoma artışı birbirine paralel gidiyor ve her iki kanser de vücudun sol tarafında sağa göre yüzde 10 oranında daha sık görülüyor. Buna göre, her iki kanserin oluşumunu kolaylaştıran ortak bir faktör olması mümkündür.
DÖRT: Melanoma ve rezonan radyasyon arasında ilişki olabileceğini gösteren çeşitli araştırmalar var:
Avrupa’ da melanoma salgınının FM/TV vericilerinin yaygınlaşmasıyla başlaması; melanomaların bir dalga boyundan daha küçük olan çocuklarda çok nadir olması; melanomalara birden fazla verici olan coğrafi bölgelerde daha çok rastlanması… gibi.
İsveçli uzmanlar melanoma ve meme kanserinin vücudun sol tarafında neden daha çok görüldüğünü çok ilginç bir teoriyle açıklıyorlar.
Batı tipi FM vericilerinde 87-108 megahertz bant genişliğindeki dalga boyları kullanılıyor. Bir televizyon alıcısı yayını, zayıf elektromanyetik dalgaları tutan ve güçlendirilen uygun bir anten (elektromanyetik radyasyonun belirli bir frekansının dalga boyuna uyacak şekilde yapılmış basit metal obje) sayesinde alıyor.
Temel fiziğe göre, 1.5 metre boyundaki bir yapı 100 megahertz civarındaki frekanslarda rezonan olabilir çünkü yarı-dalga uzunluğu 1.5 metredir.
Metal bir yatak üzerinde bulunan yapılar yatay yönlendirilmiş dalgalara maruz kaldıklarında gelen dalga ve yansıyan dalga daimi bir dalga örüntüsü oluşturur.
Alan şiddeti metal bazın yüzeyine yakın yerlerde ve 1.5 metre üzerinde hemen hemen sıfır olurken, metal bazın dalga boyunun dörtte biri olan 75 santim üzerinde maksimuma erişir.
Metal ihtiva eden yatak şilteleri yarı dalgalı anten gibi etki gösterebilir ve böylece vücudun merkezi kısımları rezonan akımlara ayak ve başa göre daha fazla maruz kalabilirler.
Buna göre, yaylı yataklarda adeta FM/TV radyasyonunu artıran bir anten üzerindeymiş gibi yatılmış olunuyor ve büyüklüğü şiltenin 75 santim yukarısında azami olan bir elektromanyetik alan vücudu sarıyor.
Avrupa ve Japonya arasındaki farklar
Avrupa ve Japonya arasında FM vericileri ve yataklar bakımından çok mühim farklılıklar var.
Birincisi, Japonya’ da FM vericilerinde 76-93 megahertz arası, yani daha düşük dalga boyları kullanılıyor.
İkincisi, Japonların yatma şekilleri de yatak odası mefruşatı da Avrupalılarınkilerle benzer olmasına karşılık Japonlar yatak şiltesini doğrudan zemine koyuyorlar ve yaylı yatak kullanmıyorlar.
Üçüncüsü de, Avrupa’ da şilteler baza veya karyola üzerine konur ve bir yatağın uzunluğu bir FM veya TV emisyonunun dalga boyunun tam yarısı kadardır.
İnsanların çoğu sağ taraflarına yatıyor
Çeşitli araştırmalara göre, erkekler ve kadınlar daha çok sağ taraflarına yatarak uyumayı tercih ediyorlar.
1500 gebe kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırmada yüzde 33’ünün sağ, yüzde 24’ünün ise sol taraflarına yatarak uyudukları belirleniyor.
Başka bir araştırmada da erkeklerin yüzde 47’ si sağa yüzde 24’ü ise sola yatmayı tercih ettiklerini bildiriyorlar.
Sağ tarafa yatmanın kalp üzerine olan ağırlığın azalmasına ve kalp vuruşlarının sola yatılmasına göre daha hafif hissedilmesine sebep olduğu için tercih edildiği düşünülüyor.
Vücutlarının sağına yatanların sol tarafları sağa göre iki misli fazla elektromanyetik radyasyon alır.
Teorinin eleştirilecek yönleri var
Bu, zekice düşünülmüş ama oldukça da uçuk bir teori. Eğer doğru ise, yerde yatmak ve yatakları metal ihtiva etmeyen şiltelerle değiştirmek ve yatağı lokal FM/TV vericisinin istikametinden uzaklaştırmakla radyasyondan ve dolayısıyla da kanserden kurtulmak mümkün olacak.
Gelin görün ki teorinin eleştirilecek pek çok yönü var:
BİR: Elektromanyetik radyasyonun bağışıklığı etkileyebileceğini gösteren araştırmalar var ama kanser yapıcı etkisi ispatlanmış değil.
İKİ: Melanoma ve meme kanserlerinin oluşumunda rolü olan başka genetik ve birçok çevresel faktör var.
ÜÇ: Bu teori diğer kanserlerdeki taraf üstünlüğünü, mesela akciğer ve testis kanserlerinin sağda daha fazla görülmesini açıklayamıyor.
DÖRT: Uykuya dalarken tercih edilen taraf tüm gecenin o şekilde geçirildiği manasına gelmez. Teori sırt üstü veya yüz üstü yatanlar için de yetersiz kalıyor.
Gelelim neticeye
Bu İsveçlilerin yaylı yatağın yayları bir yerlerine batıp canları çok yandığı için yaylı yataklardan intikam almak istediklerini veya yaysız yatak üreticilerinden para almış olabileceklerini düşünüyorum.
Kafanızı hiç karıştırmayın; yaylı yataklarınızda mışıl mışıl uyumaya ve tatlı rüyalar görmeye devam edin.
KAYNAK
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et