Sağlıklı yaşamak için çıplak ayakla toprağa basın - Azınlıkça
Ειδήσεις

Sağlıklı yaşamak için çıplak ayakla toprağa basın

Sağlıklı yaşamak için çıplak ayakla toprağa basın

Atalarımız toprağa yalınayak basar veya hayvan derisinden yapılan ayakkabılar giyerlerdi, toprakta veya hayvan derisi üzerinde uyurlardı.

Bu sayede de vücudun her bölgesi yeryüzünün elektrik potansiyeli ile dengelenir ve böylece de bütün organ, doku ve hücrelerin elektriksel ortamı stabilize olur.

Oysa “modern hayat insanı yeryüzünden neredeyse tamamen ayırmıştır”.

Son senelerde giderek artan kronik, bağışıklık sistemi ve enflamatuar hastalıkların çevreden kaynaklandığı düşünülüyor ama insanların toprakla temaslarının kesilmiş olması hiç dikkate alınmıyor.

Kendinizi topraklayın

Topraklama, çıplak ayaklarla toprağa, çayıra, kuma veya hatta ıslak betona basmaktır.

Toprak dışında çayır, kum, ıslak beton ve fayans da elektron geçişine müsaade eder ama asfalt, tahta, kauçuk, plastik, vinil gibi yüzeylerde bu mümkün değildir.

Sentetik kauçuk tabanlı ayakkabılar elektron transferine izin vermez; deri tabanlı ayakkabılar bu geçişi sağladığı için yalınayak gezmek de şart değildir.

Araştırmalara göre, serbest elektronların topraktan kana geçebilmeleri için 80 dakikaya ihtiyaç vardır.

Topraklama sayesinde, yeryüzünde bulunan “serbest elektronlar” vücudumuza girer.

Topraklama bilinen “en kuvvetli antioksidandır”

Yeryüzü ile doğrudan temas ile emilen elektronlar serbest radikallerini (reaktif oksijen türleri=ROS) nötralize eder yani etkisizleştirir.

Bu, birçok hastalığın altında yatan temel mekanizma olan akut ve kronik enflamasyonun azalması demektir.

Sigara, hava kirliliği, ensektisit, pestisit trans yağlar, radyasyon ve diğerlerine maruz kalma sonucu oluşan serbest radikaller vücuttaki elektronları sürekli olarak azaltırlar.

Dünyamızın yüzeyi, çöller gibi çok kuru alanlar dışında elektriksel olarak iletkendir ve küresel atmosferik elektriksel çevrimden dolayı da elektron desteği sürekli olarak devam eder.

Yeryüzü sonsuz miktarda ve sürekli yenilen bir elektron kaynağı olarak görülebilir.

Topraklamanın faydaları

Topraklamanın insanın kendini iyi hissetmesi, stresini azaltması, ağrılarına iyi gelmesi dışında sayısız faydası vardır.

BİR: Yeryüzünün negatif potansiyeli, bütün vücut sistemlerinin normal fonksiyonlarını yapabilmeleri için stabil iç biyo-elektrik çevre yaratır.

Dahası, yeryüzünün potansiyelindeki yoğun dalgalanmalar kortizol salgısı gibi vücudun günlük biyolojik ritimlerini düzenleyen biyolojik saatlerin ayarlanması için de önemli olabilir.

İKİ: Çıplak ayaklarla toprağa basma ile vücudumuza negatif iyonlar girer ve bunlar “enflamasyonu etkili bir şekilde baskılar”.

Serbest radikaller ve pozitif yükler ne kadar fazla ise ve kanın akışkanlığı ne kadar azsa enflamasyon da o kadar şiddetli olur.

Topraklama sayesinde hem kanın incelmesi hem elektron transferi ile enflamasyon baskılanır.

Kanserden damar sertliğine romatizmadan astıma kadar pek çok hastalığın sebebi “enflamasyondur”.

Bu hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde de esas olan antioksidanlardır.

ÜÇ: Topraklama, kırmızı kan hücrelerinin zeta potansiyelini, yanikanın viskozitesini anlamlı derecede azalttır, kan “incelir”.

Zeta potansiyel, katı ve sıvıların elektriksel potansiyelidir ve “elektro-kinetik potansiyel” olarak da bilinir.

Topraklama ile kırmızı kan hücrelerinin akış hızı ortalama olarak yüzde 280 artar.

Bu sayede dokulara daha fazla oksijen taşınabilir ve kalp krizi ve felçlerden kanserlere Alzheimer’ den multipl skleroza kadar pek çok hastalığın temelinde yatan enflamasyonun daha da azalmasına katkıda bulunur.

Coumadin gibi kanı sulandıran ilaç alanların topraklamadan kaçınmaları uygun olur.

DÖRT: Hayvanlarda yapılan deneyler, topraklanmamış farelerin kan şekerlerinin aynı beslenme programı uygulanan topraklama yapılan farelere oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Günümüzde özellikle çocuklarda tip 2 diyabetin artmasında topraklama eksikliğinin de rolü olabilir.

BEŞ: Elektrondan zengin toprağa temas etmekle sempatik ve parasempatik sinir sistemlerinin dengesi de düzelir.

ALTI: Vücutta zeta potansiyeli azaltan her durum da hastalıklara davetiye çıkarır.

Mesela, doğum kontrol haplarının kadınlarda kalp krizine yol açmasının mekanizmalarından biri de sentetik östrojen ve progesteronun kan viskozitesini artırması yani zeta potansiyelin azalmasıdır.

YEDİ: Birçok enzimin yapısı ve fonksiyonları yerel çevresel şartlara duyarlıdır ve her enzimin de azami etkili olduğu ideal bir pH seviyesi vardır.

Elektriksel çevredeki bir değişiklik biyolojik sıvıların pH’ sını ve moleküllerdeki şarj dağılımını değiştirebilir ve böylece de bunların etkinlikleri değişir.

Gelelim neticeye

Günümüzde hızla artan birçok hastalığın çevreden kaynaklandığı konusunda güçlü deliller var ama çevrenin aynı zamanda bu hastalıkların önlenmesinde de rolü olduğu yeni yeni anlaşılıyor.

İnsanların temaslarının giderek azaldığı yeryüzü, bağışıklık sisteminin ve dolaşımın uygun şekilde çalışması, bio-ritimlerin ve diğer fizyolojik süreçlerin senkronizasyonu için temel olan elektron ve elektriksel alanların tabii bir kaynağıdır ve en etkili, en ucuz ve kolay antioksidan almayı sağlar.

Sağlıklı yaşamak, hastalıklardan korunmak için doktora gitmeye, taramalara girmeye, “çekap”  yaptırmaya, ilaç içmeye, aşılanmaya gerek yok.

Sağlıklı gıdalarla doğru beslenelim, yürüyelim, sigara-alkol içmeyelim, gece uykumuz düzenli olsun ve “çıplak ayakla toprağa basalım”.

Âşık Veysel’ in “Benim sadık yârim kara topraktır” sözünü unutmayalım.

KAYNAKLAR

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3265077/?tool=pubmed

”Google

Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et

Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et

Azınlıkça'yı Twitter'da takip et

About author

Articles

Editor-in-Chief of Azınlıkça. Journalist and podcaster based in Komotini, covering Thrace, Greece and Cyprus.