Batı Trakyalıların oldukça sık kullandığı Yunanca ve Türkçe küfürler aslında içgüdüsel bir durumdur. Bazı insanlar daha az küfrederken bazı insanlar ise daha sık küfredeler. Peki küfretmek sadece insana mı mahsus? Hayvanlar küfreder mi?
İçgüdüsel olarak küfre başvurur, genelde ağız dolusu söylenir ve birden büyülenmiş gibi bir derece tatmin oluruz.
Bazılarımız daha çok küfreder ve bazıları keyiflendiğinde de küfürlü konuşur.
Peki, kötü konuşmanın ardında nasıl bir bilimsel açıklama var?
Konunun uzmanı ve “Swearing Is Good For You” (Küfür Etmek İyi Gelir) adlı kitabın yazarı Dr Emma Byrne “Küfrü tam anlamıyla tanımlamak çok, çok zor” diyor.
“Şempanzeler bu işareti öfkelendiklerinde kullanıyorlardı, kızdıkları diğer şempanzelere ‘pis maymun’ işareti yapıyorladı ve bu kullanabilecekleri en kötü hakaretti.”
Dr Byrne
Byrne küfrün şoke olduğumuzda, şaşırdığımızda, sevindiğimizde ya da komik veya nahoş olmak istediğimizde kullandığımız türde bir dil ancak aynı zamanda sadece belli bir toplulukta, dil grubunda, toplumda, ülkede ya da dinde anlam bulan kültürel bir unsur olduğunu söylüyor:
“Küfrün ne olduğuna uzlaşmayla karar veririz ve bu uzlaşmanın büyük bir kısmı, belirli bir kültürde tabuların ne olduğuyla ilgilidir.
Bazı yerlerde insanlar bazı organlarla hakarete uğrar, bazılarında hayvan adlarıyla, bazılarında hastalıklarla, bazılarında ise bedensel işlevlerle.
Ancak küfürde tek bir önemli unsur var: İstediğiniz duygusal etkiyi elde etmek için, belirli bir toplumdaki tabularla oynamalısınız.”
Ahval’in BBC Türkçe’den aktardığı habere göre Dr Byrne “Belli durumlarda, örneğin iş görüşmelerinde, eşinizin ailesiyle ilk kez tanıştığınızda kullanmayı düşünmeyeceğiniz türde bir dil” diye açıklıyor.
Dr Byrne’ın araştırması sırasında karşılaştığı en ilginç şeylerden biri, tamir edilemez düzeyde hasar yüzünden beyninin bir tarafının alındığı hemisferektomi ameliyatı geçirenlerin konuşma yetisini kaybedebilmeleri, ancak bunun tam anlamıyla da olmaması.
Dr Byrne “Birinin beyninin sol tarafını aldığınızda ya da felç sonucu beyninin sol yarısı çok ağır hasar alanlar, dillerinin büyük kısmını kaybediyorlar, ancak hala küfür edebiliyorlar” diyor:
“Belli türlerde dille çok güçlü duygusal bağlar kuruyoruz ve bunlar dilin geri kalan kısmından çok farklı bir yerde depolanıyor. Birinin beyninin bir kısmını alabilir ve benim şu an yaptığım gibi planlı bir konuşma yapma kabiliyetlerini ellerinden alabilirsiniz. Ancak hala spontane bir şekilde küfür edebilirler. Küfretmek duygularımızla çok güçlü bir şekilde bağlantılı ve küfür etmek için kullandığımız kas hareketleri birden çok yerde saklı. Yani ihtiyacımız olması halinde yedekleri var.”
Keele Üniversitesi’nden kıdemli psikoloji öğretim üyesi ve deneyler yaptıkları “Küfür Laboratuvarı’nın” yöneticisi Dr Richard Stevens “Acı çektiğimizde küfür etmemizin bir anlamı var mı, bize yardımcı oluyor mu diye merak ettim” diyor.
Buz dolu bir kovaya elinizi sokup ne kadar içinde tutabildiğinizi ölçtüğünüz bir deneyde, küfrün acı ve aşırı durumlarla başa çıkmamıza yardımcı olup olmadığı gözlemlendi. Denekten ilk sefer elini buzlu kovaya soktuğunda küfür etmesi ve ikinci seferde de daha nazik kelimeler kullanması istendi.
Uzmanlar, küfrettiklerinde deneklerin daha uzun süre ellerini buzda tutabildiklerini gözlemledi. Ancak daha nazik kelimeler işe yaramadı, çünkü gerçek küfürlü sözlerin duygusal etkisinden mahrumdular.
Peki, bunun nedeni ne?
Dr Stevens “Küfrettiğimiz koşullarda, normal kelimeye kıyasla genelde kalp atışı hızımızın arttığını görüyoruz. Bu küfre yönelik bir tür duygusal tepkiye işaret ediyor ve küfrün bir tür duygusal dil olduğunu biliyoruz” diyor:
“Tezimiz şu: İnsanlar acı çektiklerinde küfrettiklerinde, aslında stres düzeylerini yükseltiyor ve stres bağlantılı analjezi (acıya duyarsız olma hali) yaratmaya çalışıyorlar ve bu da bizim genel anlamda ‘dövüş ya da kaç’ tepkimizin bir parçası.”
Peki, hayvanlar da küfreder mi?
Tek küfür eden yaratıklar insanlar değil. Dr Emma Byrne, şempanzelerin koruyucu ailelere alındığı ve bir hanedeki ailenin parçası haline geçirildiği müthiş deneyler olduğunu anlatıyor.
Dr Byrne ABD’li primat uzmanları Deborah ve Roger Foots’un şempanzelerin yanında sadece işaret diliyle konuştuklarını ve onlara birçok şey öğrettiklerini anlatıyor.
Vahşi yaşamda şempanzeler genelde dışkılarıyla iletişim kuruyorlar. Ancak Foots ailesi, birlikte yaşadıkları evde tuvalet eğitimi verdikleri şempanzelere bunu yasaklayıp, sıkı bir tabu haline getirdiler.
Dr Byrne “Bunu yaptıklarında şempanzeler ‘bağırsak hareketleri ya da pislik’ için kullandıkları işareti kullanmaya başladılar” diyor ve ekliyor:
“Şempanzeler bu işareti öfkelendiklerinde kullanıyorlardı, kızdıkları diğer şempanzelere ‘pis maymun’ işareti yapıyorladı ve bu kullanabilecekleri en kötü hakaretti.”
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et