Nihat Çolak: Bu iş hapla olmaz! - Azınlıkça
Yunanistan Batı Trakya Haber

Nihat Çolak: Bu iş hapla olmaz!

Nihat Çolak: Bu iş hapla olmaz!

Bu iş hapla olmaz!
Nihat Çolak

Her defasında ailemi ziyarete gittiğimde annem yanıma üç dört kutu Depon, Panadol, Algon, Aspirin, Kalmaline gibi ağrı kesici koyar.

Önceleri hiçbir şey demezdim, ama artık zamanı geldi ki bu ağrı kesiciler artarak birikmeye başladı. Yok anne daha geçen defa verdiklerin duruyor falan dememe rağmen, yine iki üç kutu koymaya devam ediyor. Tarihleri geçmiş bütün hapları yavaş yavaş çöpe atmaya başladım.

Bu konuda da, ayrı görüşte olduğumuz başka konulurlarda olduğu gibi, direnmenin hiçbir anlamı olmadığını fark ettim.

Bizim evde en fazla para harcadığımız yer eczane. Ağrı kesici bir yana, ailemizin hap koleksiyonu aydan aya büyüyor. Aylık toplam hap faturamız 185 euro civarında. Yani 35 euro biz veriyoruz geri kalan 150 euro’yu da sigorta karsılaşıyor.

Kısacası yıllık aile hap faturamız 2,200 € civarında. Herhalde bizim aile de bu konuda özel bir aile değil, yani Trakya’da her ailenin yılda 2,000 € civarında bir hap faturası var. Bizim köyde 250 hane varsa, köyün yıllık hap faturası yarım milyon euro’dan fazla. Bunun €100,000’sunu köylü kendi cebinden ger kalanını da sigorta karşılıyor. Yani köylerimizde olan eczanelerin yıllık toplam gelirleri €700,000 ile €1,000,000 civarında. Eğer bunu okuyan bir eczaneci varsa lütfen beni bir çırak olarak işe alsın, yanlış bir kariyer seçmişim kendime…

Bu hapların bir miktarı, belki çoğu gerekli olan haplar. Ama halkımızın hapa olan düşkünlüğünü göz önüne alırsak, ne kadarı gerekli, ne kadarı gereksiz? Eh onun kararını artık bulmamızın zamanı geldi de geçti. Ekonomik krizde olan bu ülkeyi daha fazla krize sokmanın yolu, hap ihtiyacımızı yarıya indireceğimize iki katına çıkarmaktır.

Bu hapların yan etkisi bir başka, bilhassa karaciğer hastalıklarına sebep oluyor. Hapların yan etkisi için de hap gerekiyor, çıkmaz bir döngü.

Uzun yıllardan beri, ense, omuz, ve son buna katılan belimdeki tutukluk var. Ofis islerinde çalışıldığında ve fazla hareketsiz kalındığında olan normal bir problem. Internette rastgele bir fizyoterapist aradım, Yeni Camiye yakın bir klinik bulup randevu aldım. Fizyoterapistin bana sorulardan bir tanesi hap kullanıyor musun oldu. Yok dedim, hap almaya karşıyım. Fizyoterapist her doktora gidildiğinde hap yazmaları gerekli, ondan halk çok hap bağımlısı dedi. Aynı fikirdeydik, ona bile gelen hastalar hap istiyorlarmış. İkimizi de bir gülme krizi tuttu.

Köye döndüğümde, ailem dahil dört beş kişi nasılsın diye sordular, fizyoterapiste gittiğimi anlattım. Hepsi de aynı soruyu sordu. Hap yazdı mi? Bir kişi eh şimdi geçti mi diye sordu. Yahu dedim ne geçmesi, bu duruma gelmem yılları aldı, bunun geçmesi de yıllar alacak. Muhtemelen de hiç geçmeyecek, önemli olan kontrol altında tutmak. Ağrı kesiciler problemi çözmüyor, yalnız ağrıyı kesiyor. Böyle bir ağrının olması iyi, bize hayat tarzımızda bir değişiklik yapmamız gerektiğini hatırlatıyor.

Bu hap bağlamlığı probleminin nedeni de çözümü de ekonomik. Yani bu hap bağlamlığını destekleyen güçlü bir ekonomik sistem gelişmiş, bu kolay kolay değişmez. Bunu tek değiştirecek ülkemizin geçirmekte olduğu ekonomik kriz. Yani sigortanın karşıladığı para azalacak, halkımızın karşılaması gereken miktar çoğalacak. Bu şekilde hepimiz artık haplara verilen miktarı azaltmış olacağız. O zaman her aldığımız hap da daha dikkatli olmamızı gerektirecek. Bu da uzun vadede kötü bir şey olmayacak. Sözün özü, bu iş hapla olmaz!..

”Google

Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et

Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et

Azınlıkça'yı Twitter'da takip et