“… “Polisiye okur musun?” diye sordu. Tereddütle “Hayır” dedim.
“Çok şey kaybediyorsun.Harika kitaplardır. Aşk, soygun, ihtiras cinayetleri, aldatma, uzun yolculuklar, sert adamlar, şuh kadınlar ve para, çok para hakkındadır. Her şey para için olur. İyi de kötü de…” (‘Hoşçakal Sula Ya da Güzel Başlayan Her Şey Cürümle Biter Sonu Hüsranla Biten Halk Tipi Romans’ – Kostas Kalfopoulos)
Ekonomik kriz, kirli siyasetçiler ve iş insanları, yoksulluk, şiddet ve bu sıkıntıların hayata yansımalarının, Yunanistan arka planıyla örüldüğü 11 polisiye öykü, ‘Yunankarası’.
Vassilis Danellis ve Damla Demirözü’nün editörlüğünde İstos Yayın’dan çıkan ‘Yunankarası’, polisiye edebiyatın kara/karanlık ortamlar, muamma, kilitli odalar gibi farklı türlerinin örneklerini içeriyor.
İlk kez…
Yunan polisiye edebiyatının farklı kuşaklarından 11 yazarın eserlerinden oluşan seçkinin en önemli özelliği, bu öykülerin daha önce başka kitap ya da dergilerde yayınlanmamış, bu kitap için, Türkiyeli okur için yazılmış, yeni öyküler olmaları. Önsözde de belirtildiği gibi bu seçkideki öykülerin tek sınırlaması Yunanistan’la ilgili olması.
Kuzey Avrupa polisiye edebiyatı gibi, Yunan polisiye edebiyatında da 1900’lerin başından itibaren örnekler vardı ancak Kuzey Avrupa polisiye edebiyatının aksine Yunan polisiye edebiyatı 1990’lı yıllara kadar pek kabul görmeyen bir tür oldu. Yakın dönem yenilikçi yayıncılık anlayışı ve bu türde eser veren kişilerin siyaset ve akademik çevrelerde tanınan, saygı duyulan isimler olması Yunanistan’da polisiye edebiyata bakışı ve ilgiyi de olumlu yönde değiştirdi. 2010 yılının Nisan ayında Yunanistan Polisiye Yazarları Derneği’nin (ELSAL) kuruluşu da Yunan polisiye edebiyatına taze bir güç ve etki kazandırdı.
‘Yunankarası’nda yer alan öykülerin çevirileri de yenilikçi bir çalışmanın ürünü. Kitabın çevirisi bir ‘çeviri atölyesi’ düzenlenerek yapılmış. Atölyede deneyimli çevirmenler olduğu gibi Yunan dili ve edebiyatına ilgi duyan, akademik çalışmaları olan ancak ilk kez edebi bir eserin çevirisi yapan çevirmen adayları da bulunuyor. 11 öykünün tümünde de 12 çevirmenin özeni, titizliği, bir ilke imza atmanın heyecanı hissediliyor.
Bu yenilikçi yayıncılık anlayışının hedeflerinden biri de Yunanca ve Türkçe daha çok çeviri yapılabilmesi ve iki dilin, elbette başta polisiye olmak üzere, eserlerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için yol açılması.
“… “Unutma” dedi ihtiyar, “küçük ülkemiz bodrumu, kazan dairesi, çatı katıyla, büyük bir evdir. Elektrik olduğu sürece, yani elektrik faturasını ödeyecek para varken, ev yeni gibiydi. İçinde hiçbir zaman birileri yaşamamış ya da ölmemiş gibi… Buzdolabı hiç durmadan gece gündüz çalışırdı. Donmuş etler buzluğun dibine istiflenir, ölümün katılığında unutulurlardı. Derin dondurucuda. Elektrik arada bir kesilirdi ama hemen geri gelirdi. Sıradan arızalardı bunlar. İstisna kabilinden.”…” (‘Buzdolabı’ – Kostas Mouzourakis)
Kriz ve insanlar
Sosyal bir edebiyat türü olan polisiye, hayata dokunur. ‘Yunankarası’nın günümüz Yunanistan arka planında geçen öykülerinde yaklaşık on yıldır ülkeyi etkileyen ekonomik ve siyasi krizi, protesto gösterilerini ve bu durumun insanların hayatlarına, kararlarına yansımaları da görebiliyorsunuz.
‘Yunankarası’ndaki sokaklar, meydanlar, insanlar, ilişkiler isimleri farklı da olsa tanıdık, tanışık olduğunuz hissini uyandırıyor.
“… Harabeye dönmüş Sintagma Meydanı’nda turladıktan sonra kimselerin bulunmadığı Panepistimiu Caddesi’ne indim. Metro durağının girişinde mermer korkuluklar kırılmış, levhalar sökülmüş, çatışma esnasında saflarını sıklaştırmış olanlardan geriye kurumuş kahverengi kan lekeleri kalmıştı. İnternette onikisi ağır yaralı olmak üzere yüz elli kişinin hastaneye kaldırıldığını okudum. Resmi kaynaklara göre dört ölü vardı. Öfke sokaktan internet sayfalarına ve sosyal medyaya sıçramıştı. Dört kurbanın anısına yaratılan Facebook sayfaları tıklanmaktan kilitlenmişti, aldıkları ‘Like’ sayısı Paris Hilton’un çıplak fotoğraflarındaki sayıdan fazlaydı. Ölülere verilen ‘Like’, sosyal ağların maskaralığı ve kalabalığın öfkesi öyle bir şaheser ortaya çıkarmıştı ki lanet olası Goebbels yaşasaydı böyle bir şeye bakıp ellerini ovuşturuyor olurdu…” (‘Ölü Zamanlar’ – Thanos Dragoumis)
Springsteen’den Sinatra’ya…
Elbette hayatın akışında olduğu gibi öykülerde de sadece siyaset ve ekonomik kriz yok; edebiyat, müzik, matematik, insanlık halleri de var.
Konser için Yunanistan’a gelen Bruce Springsteen’in aldığı tehdit mektuplarının gizemi, ikiz asallar problemine çocukluğundan beri kafa yoran Thomas ve ikizi, Nancy Sinatra’nın 45’liği Bang Bang’i dinlerken Sinatra gibi kendi kaderini kabul eden aşık kadın, daha güzel bir hayat için saf bir delikanlının kalbini kıran Sula öykülerden ve karakterlerden birkaçı sadece.
Kitapta, İeronimos Lykaris, Tefkros Michailidis, Marilena Politopoulou, Kostas Kalfopoulos, Hilda Papadimitriou, Thanos Dragoumis, Andreas Apostolidis, Kostas Mouzourakis, Vassilis Danellis ve Neoklis Galanopoulos’un öyküleri yer alıyor. Çevirmenler ise şöyle: Aslı Damar, Hakan Kaili, Ayşe Gülsevin Tamer, Güneş Fındıkoğlu, Nilgün Elam, Emre Metin Bilginer, Lale Alatlı, Altuğ Yılmaz, Evangelia Achladi, Kürşat Karakaş, Damla Demirözü ve Aslı Çete.
Yunankarası:
Yunanistan’dan 11 Çağdaş Polisiye Öykü
Derleyenler: Vassilis Danellis, Damla Demirözü
İstos Yayın
220 sayfa.
EBRU KARŞIN – Agos
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et