Böbrek kanseri, dünyadaki en yaygın 10 kanser arasında olup, teşhis edilen tüm kanserlerin yaklaşık % 2’sini oluşturur.
Böbrek kanserinin en sık görülen alt türü ise renal (böbrek) hücreli karsinomdur ve bu vakaların % 90’ını oluşturur.
Bu yazıda, böbrek hücreli karsinom tedavisi veren her doktorun ve bu kanserin tedavisini göre her hastanın, risk faktörleri ve tedavisi ile ilgili en son veriler hakkında bilmesi gereken beş şey vardır.
1. Kalıtsal koşullar, tüm böbrek hücreli kanserlerin % 3-5’ini oluşturur
Böbrek hücreli kanser ile ilişkili kalıtsal sendromlar arasında von Hippel Lindau hastalığı, BAPT1 mutant hastalığı, süksinat dehidrojenaz ile ilişkili böbrek kanseri, kalıtsal leiomyomatoz, kalıtsal papiller böbrek kanseri, Birt-Hogg-Dubé sendromu, tüberoz skleroz kompleksi, Cowden sendromu ve hiperparatiroidizm çene tümörü sendromu bulunur.
Böbrek hücreli kanser başlangıcı 46 yaş ve daha genç bireylerde genetik danışma düşünülmelidir. İki taraflı / çok odaklı tümörler, genç yaşlara ek olarak, kalıtsal böbrek hücreli kanserin iyi bilinen bir özelliğidir.
2. Aktif gözetim, belirli hastalarda makul bir başlangıç tedavi seçeneğidir
Özellikle 2 cm’den küçük solid (katı) veya Bosniak 3/4 kompleks kistik böbrek kitleleri için aktif gözetim, ilk tedavi için bir seçenektir.
Beklenen müdahale riski, tedavinin olası onkolojik yararlarından ağır bastığında, hekimler bu hastalarda aktif takibi önceliklendirmelidir. Tedavi için risk-fayda analizinin eşit olduğu ve aktif takibi tercih eden hastalar için doktorlar 3-6 ay içinde onkolojik görüntülemeyi tekrarlamalıdır.
Bir çalışma, aktif takibi tercih eden hastaların % 70’inin 5. yılda hayatta olduğunu raporladı.
3. Hedefe yönelik akıllı kanser ilaçları, kombine immünoterapi veya bu iki çeşit tedavinin birleştirilmesi, ileri evre böbrek kanserinde büyük bir fayda sağlamış ve yeni tedavi standardı haline gelmiştir
Günümüzde metastatik berrak hücreli böbrek kanser için standart tedavi, hedefe yönelik bir terapi veya immünoterapinin kullanımını içermektedir; ancak bu iki stratejiyi birleştiren yeni verilerimiz de mevcuttur. Böbrek hücreli kanser, geleneksel kemoterapiye dirençlidir.
Böbrek hücreli kanser için onaylı hedefe yönelik kanser ilaçları, aksitinib (Inlyta), bevasizumab (Altuzan), kabozantinib (Cometriq, Cabometyx), lenvatinib (Lenvima), pazopanib (Votrient), sunitinib (Sutent) ve sorafenib (Nexavar) gibi ajanların yanı sıra rapamisin kompleksi 1 (mTORC1) hedefini inhibe eden ajanlar kullanılarak vasküler endotel büyüme faktörü reseptöründen gelen sinyallerin engellenmesini içerir [everolimus (Afinitor) ve temsirolimus (Torisel)].
4. Folik asit, ortak bir yan etki olan mukoziti tedavi edebilir
Mukozit (ağız yaraları), ileri evre böbrek hücreli kansere sahip olup, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi ile tedavi edilen hastalarda sık görülen, yaşam kalitesini azaltan ve dozun azalmasına veya tedavinin kesilmesine neden olan bir yan etkidir.
Doktorlar sıklıkla hastalarda mukozit şiddetini hafife alır. Mukozit, hedefe yönelik ilaçlarla tedavi edilen hastaların yaklaşık %20’sini etkiler ve hedefe yönelik akıllı ilaçların neden olduğu ağız yaralarının karakteri, kemoterapi veya radyoterapi ile gözlenen klasik oral yaralanmalardan farklıdır. Standart mukozit tedavisi, iyi günlük ağız hijyeni ve düzenli diş bakımı içerir.
Son zamanlarda yapılan küçük bir çalışmada folik asit, sunitinib, pazopanib, everolimus, axitinib, temsirolimus, interlökin-2 / interferon-alfa, cabozantinib, bevasizumab ve nivolumab (Opdivo) ile tedaviden ve 2. derece veya daha ciddi mukoziti olan hastalarda mukozitleri anlamlı şekilde azalttı. Bu yan etki için folik asidin çift kör, plasebo kontrollü bir prospektif (ileriye dönük) klinik araştırması devam etmektedir.
5. Mümkünse parsiyel/kısmi nefrektomi önerilir
Daha küçük böbrek kitlelerinin, özellikle <7 cm olanların daha sık teşhisi ile böbrek kanseri ameliyatına bakış değişti. Amerikan Klinik Onkoloji Derneği (ASCO) ve ABD Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı tedavi rehberleri, mümkün olduğunda kısmi nefrektomi yapılmasını önerir. Kısmi nefrektomi iskemik (kan akışının azaldığı) zamanı azaltır ve sonuçlar, kronik böbrek yetmezliği sıklığı, gecikmiş kardiyovasküler hastalık ve iyileşmiş sağkalım sıklığı ile uzun süreli hastalık kontrolü açısından daha olumludur. Parsiyel nefrektomi, bir cT1a (tümör 4 cm veya daha küçük) böbrek kitlesinin standart tedavi yönetimidir ve son veriler daha büyük cT1b ve cT2, yani 7 cm’den küçük böbrek tümörleri için de göz önünde bulundurulması gerektiğini göstermektedir.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et