Ameliyattan korkmayanımız yoktur. Sonuçta insan vücudunun bir tarafının kesilmesi anlamına geliyor ameliyat…
Beyinsizler sitesinden Zeynep Erva Şahin’in haberi ameliyat ile ilgili 10 etkiliyeci gerçeği önümüze koyuyor.
Ameliyat: Günümüzdeki cerrahi tekniklerin çoğu sadece son zamanlarda yapılan gelişmeleri içerse bile, insanlar uzun zamandır çeşitli hastalıkları tedavi etme umuduyla birbirleri üzerinde kesim yapmaktadırlar.
Cerrahinin uzun bir tarihi vardır ve dünyanın çeşitli bölgelerindeki tarihi kayıtlarda da açıkça gösterilmektedir. Gerçekten de, ilk insanlar, kendi zamanlarındaki bazı hastalıkları nasıl düzelteceklerini bildiklerinden, vücutta ne olduğunu görmek için daha da fazlasını yapmışlardır.
Öte yandan, modern cerrahi, tıp biliminin bir harikasıdır. Şu anda organ nakli ve çok yakın zamana kadar mümkün olduğunu bile bilmediğimiz plastik cerrahi gibi operasyonları yapmak için kullanıyoruz.
Bu durum, hala çoğu insanların bilmediği birçok çözülmemiş gizem ve ilginç gerçeğe sahip olduğu için cerrahi alanın, her şeyi çözdüğü anlamına gelmez. İşte siz değerli okurlarımız için ameliyat hakkında bilmeniz gereken bazı büyüleyici gerçekler:
10. Şaşırtıcı Bir Şekilde Çok Sayıda Hasta Ameliyat Esnasında Uyanıyor
Bir cerrahla cerrahi işlem geçirme hakkında konuştuğunuzda, size bir şey hissetmeyeceğiniz hakkında garanti vermesi, sizi rahatlatması ve sizin de cerrahın anlattıklarına göre mutmain olmanız oldukça vakit alacaktır. Genel anestezi ile kişinin hiçbir şey hissetmeyeceği garanti altına alınmaya çalışılsa da;bu, birkaç kez amaçlandığı gibi gitmemiştir.
Bir çalışmaya göre, her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde cerrahi işlem sırasında her 1000 hastadan 1’i uyanmakta. Her ne kadar bu vakaların çoğu operasyonun başında veya sonunda ortaya çıkıp fark edilse de, operasyon ortasında da hastanın uyandığı olmuştur. Ameliyat sırasında uyanan hastaların yaklaşık yarısı da, bu korkunç bir deneyim gibi göründüğü için oldukça anlaşılır olan TSSB veya depresyon geçirmektedir.
Ameliyattan önce hastalar, cerrahları uyaramadıklarından dolayı ameliyattan önce anestezi ile uygulanan paralitikler durumu daha da kötüleştirmektedir. Ağrı hissetme tüm vakalara dahil olmayabilir, ancak birisinin sizi kesip içinizden bir parça çıkardığını veya vücudunuzda bir şeyler yaptığını görmek dahi uzun süre beyninizde bir kaos ortamı oluşturmaya yeterlidir.
9. Anestezi Başlangıçta Hiç de Popüler Değildi HattaBazı Yerlerde Tamamen Yasaklanmıştı
Hayal etmesi zor, ancak insanlık tarihinin büyük çoğunluğu için ameliyatlar herhangi bir anestezi olmadan yapıldı. Şifalı bitkiler ve alkol gibi şeyler kullanılmış kullanılmasına, ancak basit bir içeceğin bacağınız bir balta ile kesilirken acınızı alması için size içirildiğini düşünün.
İşte bu bilgi ışığında, doktorların ilk geliştirildiğinde anestezi fikrine hemen atladıklarını düşündünüz değil mi?
Ancak tarihin çoğunda da olduğu gibi; sağduyu, eskiden desahip olduğumuz bir şey değildi.
Başlangıçta, anestezi, dünyanın her yerinde, özellikle ABD’de, popüler olmayan bir prosedürdü. Bazı cerrahlar oldukça saçma bir anlayış olan “hasta her şeyi hissedemediği sürece ameliyat gibi hissetmez” anlayışını savunurken, kalan diğerleri ise eski bir fikir olan ameliyatın “şeytani etkisi” kartını kullandılar.
Aşırı dozdan dolayı ölüm olasılığı gibi bazı yasal sebepler de vardı. Bir başka sebep ise cerrahların çoğu, o zaman uygulanacak anestezinin uygun miktarının ne kadar olduğunu henüz bilmiyordu.
8. ‘İki Kalp’ Ameliyatı
Kalp, vücudun en önemli organlarından biri olduğu ve işlevlerini tek başına yerine getirme yeteneğine sahip olduğu için çok anlamlı bir organdır. Biz de insan vücudunda olabilecek en fazla kalp sayısının bir olduğuna inanarak büyüdük.
Kalbin çalışması için ilave destek gerektiren bazı akut geç evre kalp yetmezliği vakalarında durum böyle değildir. Tıp araştırmacıları, kalbe yardımcı olmak için dışsal bir kurulum (diyaliz cihazı gibi) bulabilirlerdi, ancak kalbin sadece başka bir kalbe yapışmasının da işe yarayacağını düşündüler. Heterotopik bir kalp nakli olarak bilinen bu işlem, bir donörden bir kalp almayı ve yardım için mevcut kalbin yanına koymayı içerir. Prosedür,şimdi aynı şeyi yapmak için daha iyi tekniklerimiz olduğu için, ABD’de artık yaygın olarak kullanılmasa bile gerektiğinde hala olası bir cerrahi seçenek.
7. Plasebo (Teselli İlacı) Operasyonu
Plasebo etkisi tıp biliminin en etkileyici yönlerinden biridir. Şu anda ne ölçüde çalıştığı hakkında hiçbir fikrimiz olmasa da, etkili olabileceğini biliyoruz. Hastalara plasebo oldukları söylendiğinde bile başarılı olunmuştur.
Araştırma, plasebonun günlük hastalıklarda olduğu gibi cerrahi işlemlerde de etkili olduğunu göstermektedir.
Yapılan pek çok çalışma, hastalara ameliyat geçirdiklerini söylemenin, ameliyat olmasalar bile, gerçekten ameliyat geçiren hastaların yaşadıkları etkilerle aynı etkilere sahip olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sadece diz artroskopisi gibi bazı cerrahi işlemlerde kullanılır, çünkü daha karmaşık durumlar için (kalp yetmezliği gibi) gerçek bir ameliyat geçirmeniz gerekmektedir.
6. İnsan Kafa Nakli
Organ nakli hakkında konuştuğumuzda, bazı organlar prosedür için uygun görülmemektedir. Birinin kafasını alıp başka bir insana sokma yeteneği bilim kurgu filmlerinden fırladığı için; kafa da bunlardan biridir. Zaten bu teknolojiye sahip olduğumuzu söylemek sahtekârlık olsa da, şaşırtıcı bir şekilde geliştirilmeye de yakın.
İlk İnsan Kafa Naklinin Gerçekleştirildiği İddia Ediliyor
Bazı araştırmacılar son zamanlarda kafa nakli gerçekleştirme konusunda şimdiden büyük adımlar attılar ve sonuç olarak bunu hayata geçirmemiz çok da uzun sürmeyebilir.
Temel fikir, aslında tam olarak hayal ettiğiniz şey: Sadece bir vericiden başınızı kesin, birisinin gövdesine yerleştirin ve yapışmasını umut edin.
Bunu gerçekleştirmeye de oldukça yakındık, ancak bu prosedür için çalışmak isteyen ilk gönüllü son zamanlarda geri adım attı, hatta bu belki de onun hayatında verdiği muhtemelen en mantıklı karardı.
5. Doğmamış Operasyonu
Doğmak yani anne karnı dışında olmak, ameliyat olabilmek için en temel özelliklerden biri gibi görünebilir. Doğmamış bir bebek üzerinde ameliyat yapmanın inanılmaz bir zorluğunun olmasının yanı sıra, bu gelecek dışı bir şeye de benziyor. Tabii ki, İngiltere’de rahimdeki bir bebeğe yapılan son ameliyatı dahil etmezseniz.
İlgili: İlk kez ölü donörden nakledilen rahim ile doğum yapıldı
Bebek, omurga ve omuriliğin rahim içinde düzgün bir şekilde oluşmadığı bir doğum koşulu olan spina bifida dan dolayı acı çekiyordu. Annenin üç seçeneği vardı: ya bebeğin doğmasını bekleyecek ve sonra sorunu düzeltilecekti ya doktorların uteroda (rahim içi) çalışmasına izin verecek ya da çoğumuzun tercih etmeyeceği son seçenek olan bebeğin yaşamını sonlandıracaktı.
Anne ise bebek tamamen gelişip doğduktan sonra durumun tedavisi çok daha zor olduğu için utero ameliyatını seçti. Dört saatlik bir operasyonda, cerrahlar annenin rahmini dilimlemiş, bebeğin omurgasını ameliyat etmiş ve hiçbir şey olmamış gibi rahmin parçalarını bir araya getirmişlerdir. Sevindirici haber: Bebek Nisan 2019’da hiçbir hastalık belirtisi olmadan doğdu.
4. Aletlerini Hastaların İçinde Bırakan Cerrahların Olması Gülünç Bir şekilde Yaygın
Dünyanın dört bir yanında cerrahların zımbaları ile ilgili şakalar yapılsa bile, bir ameliyat sırasında hastanın içinde cerrahi aletleri kazara unutmanın bu kadar da yaygın karşılaşılan bir olay olmadığını düşünebilirsiniz.Sonuçta, cerrahlar en yetenekli ve nitelikli tıp uzmanlarındandır.
Eğer birisi bir bedeni açabilir, içinde ne sıkıntı varsa düzeltebilir ve günlük işlerinin bir parçası olarak tekrar kapatabilirse, içeride bir çift cımbız bırakmayacak kadar zeki olduklarını varsaymak bizi güvende tutacak bir bilgidir. Şaşırtıcı bir şekilde, durum aslında hiç de böyle değil.
Cerrahlar dünya genelinde forsepsler, cerrahi maskeler ve iğneler de dahil olmak üzere hastalarının içinde çok çeşitli nesneler bırakırlar. Bunda; birden fazla cerrahın operasyona dahil olması veya cerrahi envanterlerini takip etmemeleri gibi birçok neden vardır.
3. Bir Dişi Göz Olarak Kullanma
Şu an itibariyle, insan gözünü nakletmek için cerrahi bir prosedürümüz yok. Gözün bazı kısımları nakledilirken, gözün tamamını bir başkasıyla değiştirmek, hala geleceğe giden bir yol.
Bununla birlikte, sahip olduğumuz şey, görme fonksiyonunu geri kazanmak için göze diş yerleştirme biçimidir. Bu, kötü bir bilim-kurgu korku filminden çıkan bir şey gibi görünebilir, ancak osteo-odonto-keratoprotez olarak bilinen prosedürsizin haberiniz olmasa da uzun zamandan beri var.
Prosedür, dişte bir delik açmayı, içine bir protez merceği yerleştirmeyi ve kornea olarak işlev görmesi için dişi göze yerleştirmeyi içerir. Hasarlı korneaları olan çok az sayıda hastanın görme duyusunu geri kazanmasına yardımcı olmasına rağmen, biraz korkutucu görünüyor. Diş aynı vücuttan olduğu için vücudun dokuyu reddetmesi ve daha sonra sorunlara yol açması gibi durumlar için asgari bir şans da vardır.
2. Sırtta Çene Büyümesi
56 yaşında Alman bir adam, çenesinin bir kısmını kansere kaybettiğinde, elinde iki seçeneği vardı: hayatının geri kalanını bir çene olmadan yaşamak ya da Kiel Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından geliştirilen deneysel bir tekniğin üzerinde denenmesine izin vermek. İkinci seçeneği seçti ve böylelikle tarihe sırtında çenesi olan ilk hasta olarak kayda girdi.
Araştırmacılar; çenesini andıran, kemik mineral bloklarıyla doldurulmuş ve kemik iliği ile kaplanmış bir titanyum kafes oluşturmak için kafasının modelini kullandılar. Ayrıca, kemik gelişimini hızlandırmak için kafesi bir proteinle doldurdular ve sağ omuz kürek kemiğinin altına yerleştirdiler.
Herkesi şaşırtarak, çene birkaç hafta içinde normal bir çene gibi gelişti. Sonra çıkarıldı ve kişinin yüzüne aşılandı. Hala dişi olmamasına rağmen çene, çiğneme yeteneğini hızla geliştirdi. Normal bir çene olarak kullanılabilmesiise uzun bir vakit almıştır.
1. Anestezinin Neden İşe Yaradığını Hala Bilmiyoruz
Anestezi, tarihimizdeki en önemli tıbbi keşiflerden biri olmuştur. Ondan önce, hastalar ameliyat sırasında tamamen bilinçli ve acımasızca acı çekiyorlardı; bu da ameliyata dahil olan herkes için eğlenceli bir şey değildi. Anestezi kullanılması ile birlikte ameliyatlar artık çok daha sessiz.
Yine de anestezinin neden işe yaradığı hakkında çok az bir fikrimiz var. Bizi anestezi altında derin bir bilinçsizlik durumuna sokan beynin mekanizmaları, ne olursa olsun, bilim adamları için hala tam bir gizem kaynağı. Temelde, genel anestezi altındaki bir hastanın yapay bir komada olduğu anlaşılabilir, ancak bu konuda bildiğimiz de tam olarak bu kadar. İşte bu yüzden de anesteziyoloji başlı başına bir bilimdir ve anestezistler en yetenekli ve en çok talep gören tıp uzmanlarındandır.
Anestezinin beyne ne yaptığını anlamak bizi yaşamın en büyük sorunlarından birine cevap vermeye bir adım daha yaklaştıracaktır: ‘Beynin hangi kısmı bizi bilinçli ve uyanık tutmaktadır?’
Beyinsizler Editörü / Yazarı: Zeynep Erva Şahin
HABERİ KAYNAĞINDAN OKUYUN
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et