Yakın zamanda vizyona giren “I am mother” adlı bilim-kurgu filmi, dünyadaki tüm insanları yok eden büyük bir olay sonrasında geçiyor.
Olayın öncesinde yerin altında yapılan korunaklı bir yere 63 bin insan embriyosu saklanmış. Bir robot, bu embriyolardan birini alıp büyütmeye başlıyor.
Filmdeki hikâyeden yola çıkarak bir video hazırlayan Barış Özcan, “Dış dünyaya tamamen kapalı bir ortamda doğan bebekler ileride nasıl bir insan olurdu acaba?” sorusuna cevap arıyor.
“Böyle bir ortamda hiçbir insanla görüşmeden o bebekleri büyütebilmek mümkün olsaydı birbirleriyle nasıl iletişim kurarlardı? Aralarında hangi dili konuşurlardı?” diye soran Özcan, “Tabii bu sorular ilk kez benim aklıma gelmedi. Tarih boyunca pek çok kez yeni doğmuş bebekler herkesten izole edilerek deneyler yapılmış. Bu sırada onların dış dünyayla yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir dilde iletişim kurulması engellendiği için de bu girişimlere ‘dil yoksunluğu deneyleri’ adı veriliyor. Amaç lisanın kaynağını bulmak ve daha da derinlerde insan doğasının temellerini anlamak” ifadesini kullanıyor.
Böyle bir şeyi anlayabilmek için bebekleri izole etmenin son derece etik dışı bir davranış olacağının altını çizen Özcan, “O yüzden Roger Shattuck gibi kültür tarihçileri bu tür deneylere başka bir isim vermeyi tercih etmiş: Yasak Deney” diyor.
Tarihte çeşitli hayvanlar tarafından büyütülen bebekler bulunduğunu hatırlatan Özcan, bu bebeklerin doğal olarak beraber büyüdükleri hayvanlara benzer davranışlar göstermeye başladıklarını kaydediyor ve ekliyor:
“İnsanların arasına katıldıktan sonra pek çok şeyi öğrenseler de çoğunun dil yetenekleri gelişmemiş.”
Nikaragualı çocuklardan örnek veren Özcan, 1980 yılına kadar bu çocuklarla hiç iletişim kurulmadığından bahsediyor. Sağırlıkları nedeniyle doğuştan izole olduklarını belirten Özcan, “Nikaragua devriminden sonra onları ülkenin ilk işitme engelliler okulunda bir araya getirmişler. Kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için işaret dilini öğretmek istemişler. Yani bir anlamda 100 ayrı bebeği aynı çatı altında toplamışlar. Fakat artık onlar artık bir bebek değil, çocuk oldukları için onlara işaret dilini öğretememişler. Çocuklar kendi araların el hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak yeni bir işaret dili icat etmişler. Uzmanlara göre çocukların geliştirdiği bu yeni dil, şaşırtıcı derecede karmaşık ve zenginmiş” ifadesini kullanıyor.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et