Sıcak sendromları, organizmanın henüz sıcaklara uyum sağlayamadığı, sıcak dalgasının ilk günlerinde dada fazla görülür ve daha tehlikelidir.
Organizmamızın dış ortam ısısının yükselmesine karşı en önemli savunma araçları, derideki damarların genişlemesi ve terleme ile sıvı kaybedilmesidir.
Terleme devam ettiği sürece, yeterince su ve tuz almak şartıyla çok yüksek ısılara tahammül etmek mümkündür.
Nem oranı yükseldiğinde, terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlar ve böylece sıcak çarpması ihtimali artar.
Organizma sıcaklara 1-2 hafta içinde uyum sağlar. Buna tıp dilinde “aklimatizasyon” ismi verilir. Bu durumda, hem terlemek daha kolaylaşır ve hem de terle atılan sodyum miktarı da azalır.
Sıcak sendromları ağırlık sırasına göre sıcak krampları, sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması şeklinde sıralanabilir, ama bunlar çoğu zaman birbiri içine karışmış olarak görülür.
SICAK KRAMPLARI
Çok kullanıldığı için kol ve bacak ve karın kaslarında daha sık görülür. Kramplar, kısa fakat tekrarlayıcı ve can yakıcıdır. Vücut ısısı normaldir ve hasta normal veya fazla miktarda terleyebilir.
Sıcakta yapılan efordan sonra dinlenmeye geçildiği zaman başlar. Soğuk bir duş da krampların ortaya çıkmasına neden olabilir. Karın kaslarındaki kramplar yanlışlıkla mide delinmesi sanılabilir.
Bu krampların nedeni, terleme ile kaybedilen su ve tuzun sadece su içilerek karşılanmasıdır. Bundan dolayı da bu hastaların kanında sodyum düşük bulunur. Ağır kramplar kas hasarlarına neden olabilir.
Tedavi: Hastanın serin yerde istirahat etmesiyle kramplar hafifleyebilir. Bu şekilde düzelmeyenlere, tuzlu su içirilmeli veya damar yoluyla tuzlu serumlar verilmelidir.
Bu krampların önlenmesinde risk altındaki kişilerin litresinde 2,5 gram (yarım çay kaşığı) tuz eritilmiş sıvılardan içmeleri önerilmektedir.
SICAK BİTKİNLİĞİ
Sıcak sendromlarının en çok rastlanan türüdür. Sıcağa üç günden fazla maruz kalanlarda daha sık görülür. Belirtiler, kalp damar sisteminin aşırı sıcaklara yeterli cevap verememesinden kaynaklanır. Vücut ısısı genellikle yükselmiştir.
Sıcak bitkinliğinin başlıca iki türü vardır:
Su kaybının ön planda olduğu sıcak bitkinliği: Sıcak çarpması riski daha fazladır. Çok yaşlı, bebek, düşkün ve zekâ geriliği olup da susuzluklarını yeterince ifade edemeyenlerde görülür. Fazla terleyip de az su içenlerde de rastlanabilir. Bu hastaların kanında sodyum yüksek olarak bulunur.
Başlıca belirtileri, aşırı susama hissi, yorgunluk, halsizlik, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğudur. Vücut ısısı 39˚ C’a kadar çıkabilir.
Tuz kaybının ön planda olduğu sıcak bitkinliği: Nedeni, terleme ile kaybedilen su ve tuzun sadece su içilmesiyle karşılanmasıdır.
Aşırı halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, kas krampları ortaya çıkar. Bazı hastalarda iştahsızlık, bulantı, kusma ve karın ağrıları da görülebilir.
Hastaların bitkin bir görünümleri vardır. Derileri solgun, soğuk ve nemlidir. Tansiyon düşük, nabız hızlıdır. Ateş normaldir.
Tedavi: Hasta derhal serin bir yere alınır ve yatar durumda tutulur. Tedavi belirtilerin ve bulguların ağırlığına göre düzenlenir. Böbrek fonksiyonları normal olduğu için tuzlu serumlar verilebilir. Kesin istirahat şarttır.
Bu önlemlere rağmen ateşleri yükselmekte olan hastaların derhal hastaneye kaldırılmaları gerekir.
SICAK ÇARPMASI
Acil tedavisi gereken, çok ciddi, yaşamı tehdit eden bir tablodur. Nedeni, vücudumuzdaki ısı düzenleyen sistemin, organizmanın yeterli ısı kaybını sağlayamaması sonucu vücut ısısının 41˚C üzerine çıkmasıdır. Birçok hayati organın (kalp, beyin, böbrek, karaciğer) fonksiyonları bozulabilir.
Ani olarak ortaya çıkan baş ağrısı, baş dönmesi, konuşma bozukluğu, baygınlık, hallüsinasyon(hayal görme), konvülziyon (havale) ve komaya kadar giden merkezi sinir sistemi belirtileri ile başlar.
Sıcak çarpmasının da iki türü vardır:
Klasik sıcak çarpması: Yaşlılarda, damar sertliği, kalp yetersizliği, şeker hastalığı olanlarda ve alkoliklerde daha sık görülür. Sıcak dalgaları boyunca, kalp krizi ve kalp yetersizliğine bağlı ölümlerde büyük artışlar olur.
Diüretik (idrar söktürücü), beta-bloker(kalp ve tansiyon ilacı), antihistaminikler (allerji ilacı) ve bazı sinir ilaçlarını kullananlar da artmış risk altındadır.
Sıcak çarpması, öncü bir belirti olmaksızın birdenbire başlar. Bilinç kaybı erken bir işaret olabilir. Baş ağrısı, baş dönmesi, baygınlık, karın ağrıları görülebilir.
Ateş yüksekliği ve bitkinlik çok tipiktir. Makattan ölçülen vücut ısısı 41˚C üzerindedir ve vücut iç ısısı 44˚C’yi geçebilir.
Deri sıcak, kuru ve kızarmıştır. Nabız hızlı, solunum zayıf ve yüzeyeldir. Kaslar gevşer, refleksler azalır. Tansiyon genellikle düşüktür. Tablonun ağırlığına göre, uyku halinden derin komaya kadar giden farklı derecelerdeki belirtiler vardır.
Efora bağlı sıcak çarpması: İşçilerde, çiftçilerde, askerlerde, sporcularda, kazan dairesi ve dökümhane çalışanlarında görülür.
Belirti ve bulguları klâsik tiptekine benzer. En önemli klinik fark, bu hastaların terleyebilmeleridir. Bundan dolayı da, vücut iç ısısı çok yüksek olmasına rağmen deri aldatıcı olarak soğuktur. Bu grupta, böbrek yetersizliği, yaygın damar içi pıhtılaşma ve kas hasarı bulguları daha sık ve ağırdır.
Tedavi: En önemli husus, sıcak çarpması olanların erken tanınmaları ve derhal soğutulmaya başlanmalarıdır. Çok sık yapılan tehlikeli yanlışlardan biri, şuuru kapalı olan bir hastaya sıvı içirilmeye çalışılması ve soğutulmaya başlanmakta gecikilmesidir.
Hasta hemen gölge bir yere alınmalı ve elbiseleri tamamen çıkarılmalıdır. Vücut yüzeyi ıslatılmalıdır (hortumla, soğuk suya batırılmış süngerle, duş yaptırılarak…). Bir taraftan da hasta vantilatörle hava verilerek suyun buharlaşması sağlanmalıdır. Bunlar, hemen uygulandığında bazı hastaların kendilerine gelmeleri mümkündür.
Hastalar, air-conditionlu ambulanslarla en kısa zamanda bir hastaneye ulaştırılmalıdır. Soğutma işlemine hastane koşullarında buz-su banyolarında devam edilmelidir. Bu hastalar yoğun bakım ünitelerinde takip ve tedavi edilmelidir.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et