Yeterli ve dengeli beslenerek ideal vücut ağırlığının korunması gerekiyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elvan Yılmaz Akyüz, beslenme şeklinin birçok kanser türünde riski azaltan veya artıran önemli bir etken olduğunu belirterek, “Yapılan araştırmalar kanser riskini azaltmak için Akdeniz tarzı beslenme olarak bilinen zeytinyağından, balıktan, taze meyve ve sebzelerden, kurubaklagillerden zengin, tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış besinlerle, aşırı kırmızı et ve tuz tüketimini azaltarak beslenmek gerektiğini ortaya koymaktadır.” dedi.
Akyüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeterli ve dengeli beslenerek ideal vücut ağırlığının korunması gerektiğini dile getirdi.
Kilolu veya obez olmanın karaciğer, safra kesesi, prostat, meme, yumurtalık, kolorektal kanser gibi birçok kanser riskini artırdığına işaret eden Akyüz, rafine tahıllar yerine tam taneli tahılların tercih edilmesi gerektiğini, saf şeker tüketiminin sınırlanmasının önemli olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Elvan Yılmaz Akyüz, “Beslenme şekli birçok kanser türünde riski azaltan veya artıran önemli bir etkendir. Besinler ve besin öğeleri bu etkilerini bağışıklık sistemini doğrudan etkileyerek göstermektedir. Yapılan araştırmalar kanser riskini azaltmak için Akdeniz tarzı beslenme olarak bilinen zeytinyağından, balıktan, taze meyve ve sebzelerden, kurubaklagillerden zengin, tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış besinlerle, aşırı kırmızı et ve tuz tüketimini azaltarak beslenmek gerektiğini ortaya koymaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Yüksek şeker tüketiminin obeziteye ve aşırı insülin salınımına neden olarak kanser riskini artırdığını dile getiren Akyüz, şunları kaydetti:
“Besinlerdeki tarım ilacı, pestisit kalıntıları da kanser riskini artırmaktadır. Yemeden önce sebze, meyveleri iyice yıkamak ve mevsiminde tüketmek önemlidir. Besinlerin yanlış depolanması ve saklanması sırasında oluşan küfler tarafından üretilen zehirli ve kanserojen olan aflatoksin özellikle karaciğer kanser riskini artırmaktadır. Bu nedenle besinlerin saklama sürelerine ve koşullarına dikkat edilmelidir. İşlenmiş, paketli ürün tüketmekten kaçınılmalıdır. Raf ömrünü uzatmak için kullanılan nitrit-nitrat benzeri katkı maddeleri mide, kolon, pankreas gibi kanserlerin riskini artırmaktadır. Pişirme yöntemi sağlıklı bir besini karsinojenik hale getirebilmektedir. Bu yüzden bol yağda kızartma, kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.”
BU BESİNLER KANSERDEN KORUYOR
Doç. Dr. Elvan Yılmaz Akyüz, kanserden koruyucu olarak bilinen besinlerin başlıcalarının yoğurt, kefir, balık, zeytinyağı, çörekotu, kızılcık, yabanmersini, ahududu, böğürtlen, üzüm, nar, turunçgiller, domates, brokoli, karnabahar, lahana, sarımsak ve soğan olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
“Kalsiyum tüketiminin hücrelerin aşırı çoğalmasını, farklılaşmasını azaltarak, DNA hasarını baskıladığı, böylece kansere karşı koyucu etki gösterdiği bildirilmiştir. Son yıllarda çalışmalarda yoğurt gibi kefirin de kanserden koyucu etkisi olduğu bildirilmektedir. Bu etkinin kefirin içeriğindeki çeşitli biyoaktif bileşenlerden ve yararlı mikroorganizmalardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca süt yağı konjugelinoleik asit (CLA) gibi kanser önleyici maddeler içerir. Çalışmalarda CLA tüketiminin düşük kolorektal kanser riski ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Ayrıca başlıca omega-3 kaynağı olan balık ve omega-9 kaynağı olan zeytinyağı antiinflamatuar özellikleri ile kanserden koruyucu etki göstermektedir. Özellikle omega-3 ve omega-9 tüketiminin yüksek, omega-6 tüketiminin düşük olduğu Akdeniz diyeti ile beslenme, meme kanseri başta olmak üzere kolorektal, prostat gibi birçok kanser riskini azaltmaktadır.
Çörek otu da birçok hastalık için şifa amacıyla kullanılır. Özellikle son yıllarda çörek otu ekstraktının vücuda etkileri üzerine birçok çalışma yapılmaktadır. Çörekotunun, tümör hücrelerine öldürücü etkisi olduğu ve özellikle prostat kanserine karşı koruyucu olduğu belirtilmektedir. Turunçgiller, çok uzun zamanlardan beri hastalıkları önleyici veya tedavi edici besinler olarak kabul edilmiştir. Bileşimindeki birçok bioaktif bileşenden dolayı fonksiyonel besin olarak insan sağlığına etkileri sıkça araştırılmaktadır. Turunçgillerin kabuğunda bulunan ve yağda çözünen bir bileşik olan d-limonenin meme, kolon, mide kanseri gibi bazı kanser türlerine karşı koruyucu veya tedavi edici etkisi olduğu bildirilmektedir.”
Akyüz, domates ürünlerinin tüketiminin akciğer, mide, prostat, pankreas gibi çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu etkilerine yönelik çok sayıda çalışma bulunduğunu aktardı.
Kış sebzelerinden olan turpgillerin içeriklerindeki glukosinolatlar sayesinde güçlü birer kanser koruyucusu olduğuna değinen Akyüz, “Yapılan çalışmalarda özellikle meme, akciğer, mide, kolon, prostat kanserlerinde etkili oldukları ortaya konmuştur. Uzun yıllardır tıbbi amaçla kullanılan sarımsak ve soğan, içeriğindeki sülfür bileşikleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirip, DNA hasarına karşı koruyucu etki göstererek sindirim sistemi ve göğüs kanseri riskini azaltmaktadır.” diye konuştu.
Azınlıkça'yı Google Haberlerde takip et
Azınlıkça'yı Facebook'ta takip et
Azınlıkça'yı Twitter'da takip et